Bu yazımızda İnsan Hakları Anıtı (Ankara) konusu geniş ve detaylı bir bakış açısıyla ele alınacaktır. İnsan Hakları Anıtı (Ankara)'in mevcut toplum üzerindeki etkisinin yanı sıra çeşitli alanlardaki tarihsel önemi ve etkisi de analiz edilecektir. Ayrıca bu konuda dengeli ve eksiksiz bir görüş sunmak amacıyla farklı bakış açıları tartışılacak ve İnsan Hakları Anıtı (Ankara) lehinde ve aleyhinde argümanlar sunulacaktır. Ayrıca, İnsan Hakları Anıtı (Ankara)'in gelecekteki etkileri ve bunu etkili bir şekilde ele almak için olası stratejiler araştırılacaktır. Bu makale, okuyuculara İnsan Hakları Anıtı (Ankara) hakkında derin ve zenginleştirici bir anlayış sunmayı, onların kendi fikirlerini oluşturmalarına ve bu konuyla ilgili bilinçli bir tartışmaya katılmalarına olanak sağlamayı amaçlamaktadır.
Genel bilgiler | |
---|---|
Tür | Heykel |
Konum | Ankara, Türkiye |
Adres | Yüksel Caddesi, Kızılay |
Koordinatlar | 39°55′10″K 32°51′21″D / 39.91944°K 32.85583°D |
Açılış | 1990 |
Teknik ayrıntılar | |
Malzeme | Bronz |
İnsan Hakları Anıtı veya İnsan Hakları Heykeli, Türkiye'nin başkenti Ankara'da bulunan bronz anıt.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ni okuyan bir kadını tasvir eder. Kızılay semtinde Konur Sokak ve Yüksel Caddesi kesişimindedir. Heykeltıraş Metin Yurdanur tarafından 1990 yılında fiberglas olarak yapılan anıtın önü birçok protesto eyleminin buluşma noktası olmuş ve böylece anıt, simgesel bir nitelik kazanmıştır. Fiberglas anıt, 2010 yılında Metin Yurdanur tarafından bronz olarak dökülerek yenilenmiştir.
Kızılay semtinde Yüksel Caddesi ve Konur Sokak’ın kesiştiği, Mülkiyeliler Birliği'nin önündeki alan 1980'lerin sonu, 1990'ların başında bir eylem alanı olma özelliği kazanmıştır. Mekân, geçmişte sol edebiyat, yazın çevresi ve siyasetçilerin bulunduğu bir yer idi; zaman içinde önce insan hakları savunucularının eylem yaptığı, daha sonra her türlü toplumsal sorunla ilgili itirazın dillendirildiği bir yer haline geldi. 1989 yılında devrin Çankaya Belediye Başkanı Doğan Taşdelen, “Burası insanların düşüncelerini ifade ettiği bir yer olsun" diyerek heykeltıraş Metin Yurdanur'a bir anıt yapmasını teklif etti.
Metin Yurdanur, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'ni okuyan dingin, kendi halinde, insani boyutlarda bir kadın figürü tasarladı. Heykel, BM Genel Kurulu'nda İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin kabul edilişinin yıldönümü olan 10 Aralık 1990 günü açıldı.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ni okuyan figür, insan haklarına yönelik itirazların dillendirildiği bir mekânda yer alması nedeniyle sokağın benimsenen, sahiplenilen bir simgesi oldu.
Türkiye'de 15 Temmuz Darbe Girişimi sonrası ilan edilen OHAL kapsamında çıkartılan 675 sayılı kanun hükmünde kararname (KHK) ile görevlerinden ihraç edilen Semih Özakça ile akademisyen Nuriye Gülmen'in 23 Kasım 2016'da başlattıkları açlık grevi, anıtın önünde gerçekleştirilen en uzun süreli eylemlerden biri oldu. Açlık grevinin 75. gününde iki aktivistin evlerinde gözaltına alınmasından sonra, Özakça ile Gülmen'in gözaltına alınışını protesto için anıtın önünde eylem yapımasını engellemek üzere anıtın etrafı 23 Mayıs 2017'de barikatlarla çevrildi ve on dört ay barikatlarla çevirili halde kaldı. Anıtı çevreleyen bariyerler politikacı Mahmut Tanal’ın başvurusu üzerine Kamu Denetçiliği Kurumu’nun tavsiye kararı ile 27 Temmuz 2018'de kaldırıldı.
Sibel Tekin'in 2020 yapımı Heykel adlı belgeseli, İnsan Hakları Anıtı'nın farklı siyasetlerden eylemcilerin ortak yoldaşı haline gelişini konu alır. Belgesel, İnsan Hakları Anıtı'nın önünde 2013-2020 arasında yapılan basın açıklamaları ve eylemlerin görüntülerinden oluşur.