İtalya'nın birleşmesi

Günümüzde İtalya'nın birleşmesi çok çeşitli insanların büyük ilgisini çeken bir konu haline geldi. Alanındaki uzmanlardan konuyla ilgili bilgi arayanlara kadar İtalya'nın birleşmesi birçok kişinin ilgisini çekebilecek bir noktayı temsil ediyor. Tarihsel önemi, mevcut toplum üzerindeki etkisi veya bilimsel alanla ilgisi nedeniyle İtalya'nın birleşmesi, büyük tartışmalara ve hayranlık uyandıran bir konu olmaya devam ediyor. Bu makalede, İtalya'nın birleşmesi'in farklı yönlerini ve günümüz dünyasındaki önemini keşfederek konuya ilişkin eksiksiz ve güncel bir bakış açısı sunacağız.

İtalya'nın birleşmesi
Sonuç1820 Devrimleri

1830 Devrimleri
İtalyan Devletleri'nde 1848 devrimleri
Birinci İtalyan Bağımsızlık Savaşı
İkinci İtalyan Bağımsızlık Savaşı
Binlerin seferi
İtalya Krallığı'nın kurulması
Üçüncü İtalyan Bağımsızlık Savaşı
Roma'nın Ele Geçirilmesi

Roma, İtalya Krallığı'nın başkenti oldu.

İtalya'nın birleşmesi (İtalyanca: Risorgimento; diriliş veya yeniden doğuş), 19. yüzyılda İtalya yarımadasında bulunan birçok devleti toplayıp, tek bir devlet olan İtalya Krallığı'na dönüştürmeye çalışan politik ve sosyal harekettir. Bu dönemin başlangıcı ve sonu için kesin tarihler üzerinde bir uzlaşma olmamasına rağmen, birçok bilim adamına göre süreç 1815'te Viyana Kongresi'yle ve Napolyon'un hükümdarlığının son bulmasıyla başladı ve 1871'de Roma'nın İtalya Krallığı'nın başkenti olmasıyla son buldu. Bazı terre irredente'ler sürecin İtalya Krallığı'nın I. Dünya Savaşı sonrası Saint-Germain Antlaşması'nın imzalanmasıyla sona erdiğine inanır. Bazı milliyetçilere göre birleşmenin sonlanması 3 Kasım 1918'de Villa Giusti Ateşkesi olduğunu söyler.

Arka plan

Ostrogot Krallığı
Dante Alighieri

Batı Roma İmparatorluğu'nun çöküşünden sonra Roma İmparatorluğu'nun ili olan İtalya, Ostrogot Krallığı altında birleşik olarak kaldı ve Lombard Krallığı'nda ve Bizans İmparatorluğu'nda iddialı bir duruş sergiledi. Bizans İmparatorluğu'nun kriz döneminde ve çöküşünde İtalya, kademeli olarak şehir-devlet sistemine geçti. Bu sistem Rönesans'a kadar sürdü ama sonra Erken Modern Dönem'de modern ulus devlet sisteminin yükselmesiyle bu sistem bozulmaya başladı. İtalya, Papalık Devleti dahil, büyük devletler arasındaki - özellikle Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu (sonrasında Avusturya) ve Fransa- ele geçirilmek istenen yer olmuştur. 1300'ler ile 1500'ler arasında İtalyan yazarlar, Dante Alighieri, Francesco PetrarcaBoccaccioNiccolò Machiavelli ve Francesco Guicciardini gibi yazarlar, yabancı devletlerin hakimiyetine karşı görüşlerini yazmışlardır. Mesela, Petrarca'nın Italia Mia eserinde "İtalyan kalplerinde antik kahramanlık henüz ölü değil" belirtilmiştir. Italia Mia'nın dört cümlesi Niccolò Machiavelli'nin İtalya'yı "barbarlardan kurtararak" birleştirmesini sağlayacak politik lider gösteren The Prince adlı eserinde yer almıştır. Bazı tarihçiler ve bilim adamları İtalya'da bulunan ülkelerin, yabancı hakimiyetine karşı İtalya Birliği'nin kurulması veya [[Cosimo de' Medici99 ve Lorenzo de' Medici'nin dış politikalarının ulusal birliğinin müjdecisi olarak yorumlarlar.

İtalyan ulusal kimlik duygusu Gian Rinaldo Carli'nin 1764'te yazılan Della Patria degli Italiani adlı eserinde yansıtılmıştır. Aynı zamanda eserin en çok anlatılan bölümünde bir yabancı Milano'da bir kafeye girer ve orada oturanlara yabancı veya Milanolu olmadığını söyler. Karşısındakiler de 'Peki sen nesin?' diye sorduklarında 'Ben bir İtalyanım.' der. Milliyetçilik, 19. yüzyılın başlarında İtalya'da -Avrupa'nın çoğunda olduğu gibi- Napolyon'un egemenliği altına düştüğünde artmıştır.

Napolyon'un saltanatı çökmeye başladığında, Napolyon'un yerleştirdiği diğer, tahtlarını korumak için milliyetçi duyguları besleyerek olabilecek devrimlerin altyapısını hazırladı. Bu hükümdarların arasında İtalya'nın valileri Eugène de Beauharnais ve Napoli kralıJoachim Murat da vardı. De Beauharnais, İtalya Krallığı'na girmek için Avusturya'nın onayını almaya çalıştı. 30 Mart 1815'te Joachim Murat, Avusturyalı isyancılara karşı İtalyanların silahlanmalarını söyleyen Rimini Bildirgesi'ni yayınladı. Bu dönemin bir diğer önemli figürü, Napolyon İtalya Cumhuriyeti (1802-1805) başkan yardımcısı ve ölümünden kısa bir süre sonra İtalyan Risorgimento'ya yol açacak İtalyan birleşmesi için idealleri tutarlı destekçisi olarak hizmet veren, Francesco Melzi d'Eril'di. Napolyon Fransası'nın yıkılışından sonra Viyana Kongresi, Avrupa haritasını yeniden çizmek için toplandı. İtalya'da, kongre Napolyon öncesi bağımsız uydu devletleri, direkt olarak yönetilen veya büyük Avrupa devletlerince (özellikle Avusturya'nın) üzerinde büyük etkisi bulunan ülkeleri yeniden düzenledi.

İtalya'nın birleşmesi.

Aynı zamanda, İtalyan birleşmesi, doğrudan bugünkü İtalya'da ağırlıklı olarak İtalyanca konuşulan kuzeydoğu bölümünü kontrol ve bununla birlikte birleşmesine karşı en güçlü kuvvet olan Avusturya İmparatorluğu ve Habsburglara karşı yürütülecek bir mücadele olarak algılanmaktadır. Avusturya İmparatorluğu şiddetle İtalyan yarımadasında artan milliyetçi duyguları, Habsburgların diğer etki alanlarında olduğu gibi bastırdı. Avusturyalı diplomat Klemens von Metternich -Viyana Kongresi'nde etkili bir diplomattı- İtalya kelimesinin "coğrafi bir ifade"den başka bir şey olmadığını söylemiştir.

Sanat ve edebiyatta milliyetçi akımdan nasibini almıştı; Vittorio Alfieri ve Niccolo Tommaseo İtalyan milliyetçiliğinin edebiyat alanındaki önemli temsilcileri olarak görülürler ama en ünlü milliyetçi eser Alessandro Manzoni'nin I promessi sposi (Nişanlı)adlı eseridir. Eser Avusturya egemenliğini alegorik olarak, inceden örtülü bir şekilde eleştirir. Roman 1827'de basıldı ve ilerleyen yıllarda revize edilerek basılmaya devam edildi. Eserin 1840'taki sıradan halinde dili Toskana lehçesiyle yazılmıştır. Bunun sebebi bilinçli olarak dilin öğrenilmesini ve herkes tarafından konuşulmasını sağlamaktı.

Birleşmeye destek verenler aynı zamanda Kutsal Makam'la karşı karşıya gelmiş oldular. Dönemin papası IX. Pius, gücünü kullanmaya çekindi; çünkü gücünün kullanılması İtalyan Katoliklerin atılması demekti.

Yarımadada bir devlet kurulmasına destek verenler bile nasıl bir devletin kurulacağına dair bir düşünce birliği sağlayamamışlardı. Vincenzo Gioberti -Piedmontlu papaz- Papa'nın liderliği altında bir İtalyan konfederasyonu kurulmasını önerdi. Kitabında, Papalık ile Risogrimento arasında bağlantılar kurdu. Carlo Catteneo, İtalya'nın birleşmesinin bir konfederasyon şeklinde olmasını desteklerken aynı zamanda Cesare Balbo Piedmont'tan ayrılan devletler tarafından bir konfederasyon kurulmasını önerdi.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ Collier, Martin (2003). Italian unification, 1820–71. Heinemann Advanced History (İngilizce). Oxford: Heinemann. s. 2. ISBN 978-0-435-32754-5. The Risorgimento is the name given to the process that ended with the political unification of Italy in 1871 
  2. ^ Riall, Lucy (1994). The Italian Risorgimento: state, society, and national unification (İngilizce). Londra: Routledge. s. 1. ISBN 978-0-203-41234-3. The functional importance of the Risorgimento to both Italian politics and Italian historiography has made this short period (1815–60) one of the most contested and controversial in modern Italian history