Bu makale, günümüzde büyük önem taşıyan ve ilgi duyulan bir konu olan İznik çinisi konusunu ele alacaktır. İznik çinisi, toplumun çeşitli alanlarındaki etkisi nedeniyle uzmanların ve kamuoyunun dikkatini çekti. Bu doğrultuda, İznik çinisi ile ilgili farklı yönler, kökeni ve evriminden çağdaş dünyadaki etkilerine kadar incelenecektir. Uzmanların konuya ilişkin görüş ve tutumlarının yanı sıra bu konuyla ilgili olası çözüm veya alınabilecek önlemler de analiz edilecek. Hiç şüphe yok ki, İznik çinisi kimseyi kayıtsız bırakmayacak bir konudur, bu nedenle daha eksiksiz ve açıklayıcı bir vizyona ulaşmak için çalışmasını ve anlayışını derinleştirmek önemlidir.
Bu madde, Vikipedi biçem el kitabına uygun değildir. (Ekim 2012) |
İznik çinisi, ilk olarak 15. yüzyılda Çin’den gelen mavi ve beyaz seramiklerden etkilenerek ortaya çıkmıştır. O dönemde yapılan Bursa Yeşil Camii ve türbesinde (1421), Bursa Muradiye Camii'nde (1426) ilk örneklerine rastlanır. 16. yüzyıldaysa Osmanlı Devleti'nin de güçlenmesi ve yeni yapıların ortaya çıkmasıyla İznik çinisi en ihtişamlı günlerini yaşadı. Bu dönemde yapılan Süleymaniye Camii ve Selimiye Camii gibi eserlerde İznik çinisiyle süslemeler yapılmıştır. 17. yüzyılda ise İznik çinisi kaybolmaya başlamış ve 18. yüzyıl başlarında tamamen yok olmuştur. 300 yıl aradan sonra 1985'te Faik Kırım Usta, İstanbul’dan İznik’e gelerek Eşref Eroğlu ve eşi Seyhan Eroğlu ile birlikte bir atölye kurmuştur. İznik çinileri tekrar üretilmeye başlanmıştır. XV. ve XVI. yüzyıllarda OsmanlıTürk medeniyet sanatının zirvelerinden biri olan İznik çinisinin camilerde, saraylarda, Türk ve dünya müzelerinde mevcut örnekleri hâlâ hayranlıkla izleniyor.
Bu yapılan çalışmalarda fırınlama aşamasında çiniler çatlamadığından çini fiyatları çok ucuz olabilir ama böyle (teknoloji) ilerledikçe de çinilerin çatlamaları azalıyor ve üzerlerindeki motifler çok daha otobik oluyor.