Berlin Antlaşması (1878)

Bu yazımızda son yıllarda büyük ilgi gören Berlin Antlaşması (1878) konusuna değineceğiz. Berlin Antlaşması (1878), günümüz toplumundaki etkisi ve alaka düzeyi nedeniyle akademisyenlerden profesyonellere kadar farklı alanlardaki insanların dikkatini çeken bir konudur. Tarih boyunca Berlin Antlaşması (1878), çeşitli disiplinlerde önemini ortaya koyan çalışma, tartışma ve yansıma konusu olmuştur. Bu makalede Berlin Antlaşması (1878) dünyasını derinlemesine inceleyerek onun farklı yönlerini, zaman içindeki gelişimini ve çağdaş toplum üzerindeki etkisini keşfedeceğiz.

Berlin Antlaşması
Berlin Kongresi sonrasında Balkanların durumu
TürBarış Antlaşması
İmzalanma13 Temmuz 1878
YerBerlin, Almanya

Berlin Antlaşması, Osmanlı İmparatorluğu, Rus İmparatorluğu, Büyük Britanya, Alman İmparatorluğu, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, İtalya Krallığı ve Fransa arasında 13 Temmuz 1878 tarihinde Berlin'de imzalanan barış antlaşmasıdır.

Antlaşmanın sebepleri ve şekli

93 Harbi'nin ardından Osmanlı ile Rusya arasında, 3 Mart 1878 tarihinde Ayastefanos Antlaşması imzalanmıştı. Bu antlaşmanın şartları Osmanlı açısından son derece ağır olmaktaydı ve Rusya'yı da Balkanlar'da tek güç haline getiriyordu. Nitekim bu durum Avrupa'nın diğer büyük devletlerini rahatsız etmekteydi.

Aynı dönemde Sultan II. Abdülhamid, İngiltere'yi Rusya'ya karşı kışkırtmaktaydı. Osmanlı İmparatorluğu savaşta yenilmiş ve anlaşmak zorunda kalmıştı. Ancak yapılan antlaşma devletin çöküşünü getirebilecek ağırlıktaydı. II. Abdülhamid de çareyi Avrupa devletlerini Rusya'ya karşı kullanarak durumu hafifletmekte aramaktaydı. Kışkırtmanın sonucu olarak, İngiltere Rusya'nın Orta Doğu'daki İngiliz menfaatlerini tehdit edeceğine, sıcak denizlere inip kendisiyle rekabete başlayacağına inanmıştı. Diğer Avrupa devletleri ile Rusya üzerinde kurduğu yoğun baskı sonucunda yeni bir savaşı göze alamayan Rusya, antlaşmanın yeniden gözden geçirilmesine razı oldu.

13 Haziran 1878'de Almanya İmparatorluk Şansölyesi Prens Bismark'ın başkanlığında Osmanlı, Rusya, İngiltere, Almanya, Fransa, Avusturya-Macaristan ve İtalya'nın katılımıyla Berlin Kongresi toplandı. Osmanlı İmparatorluğu'nu temsilen Nafıa Nazırı Karatodori Paşa, Müşir Mehmet Ali Paşa ve Berlin büyükelçisi Sadullah Bey gönderilmiştir. Diğer devletleri de başbakanları ve dış işleri bakanları temsil etmekteydi.

Antlaşma sonuçları

Berlin Kongresi

Antlaşmanın başlıca sonuçları şöyle gruplandırılabilir:

Toprak kayıpları

Osmanlı İmparatorluğu kendisine tabi olan Sırbistan, Bulgaristan, Romanya ve Karadağ'ın kendi başlarına birer prenslik olmalarını kabul etmiştir. Doğu Rumeli vilayeti kurulmuş ve Osmanlı İmparatorluğu'na bağlı ancak çeşitli imtiyazlara sahip olmuşlardır. Toprak paylaşımı ise aşağıdaki gibidir;

Ayrıca kongre döneminde Fransa'nın yaptığı kulis çalışmaları sonucunda, antlaşma maddelerinde olmadığı halde 3 yıl sonra Tunus Prensliği Fransızlarca işgal edilmiş ve gerekçe olarak Berlin Antlaşması gösterilmiştir. Berlin Antlaşması'ndan sonra İngiltere, Fransa ve Rusya Osmanlıları baskı altına alma politikasına devam etti.

Kazançlar

Girit, Doğubayazıt ve Eleşkirt Osmanlı Devleti'ne bırakıldı.

1878 yılında Osmanlı İmparatorluğu sınırları

Azınlıklar konusu

Osmanlı İmparatorluğu, Vilayat-ı Sitte denilen Doğu Anadolu'daki illerde Ermeniler lehine ıslahat yapacaktı. Ancak yasalar gereği Ermenilerin nüfusları yetmediği için ayrı bir beylik kuramadılar. Benzer ıslahatlar Manastır Eyaleti'nde de gerçekleştirilecekti.

Özet

Bu antlaşma incelendiğinde;

  • Berlin Antlaşması, Karlofça Antlaşması'nın ardında Balkanlar'daki Osmanlı varlığının yok edilmesi yolundaki ikinci büyük adımdır. Ancak Ayastefanos Antlaşması'nın aksine Osmanlı'nın 35 yıl daha Balkanlar'da kalmasını sağlamıştır.
  • Rusya, Ayastefanos ile elde ettiği birçok haktan mahrum olmuştur. Özellikle Balkanlar konusunda düş kırıklığına uğramıştır.
  • Antlaşmadan en çok faydalananlar yeni kurulan prenslikler ve İngiltere olmuştur.
  • Tuna Nehri üzerindeki Adakale'nin ismi Berlin Antlaşması'nda geçmediği için bu ada Osmanlı yönetiminde kaldı.
  • Antlaşma, Osmanlı Devleti tarafından terk edilen topraklarda kalan Müslüman nüfusunun haklarına halel getirilmesine karşı etkili bir yaptırım öngörmediği için, 93 Harbi ile başlamış bulunan göç dalgası düzenli olarak devam etti.
  • Antlaşma, Osmanlı Devleti'nin toprak bütünlüğünün güvence altına alındığı Paris Antlaşması'ndaki anlayışın terk edildiğini açık bir şekilde gösterdi. Antlaşmada görülen toprak kayıpları Antlaşmadan sonra da devam etti. 1881'de Fransa Tunus'u, 1882'de İngiltere Mısır ve Sudan'ı, 1885'te Bulgaristan Doğu Rumeli'yi; aynı yıl İtalya da Habeş Eyaleti'ni işgal etti.

Kaynakça

  1. ^ Krasner, Stephen D. (1999). Sovereignty: Organized Hypocrisy. Princeton University Press. s. 31. ISBN 0-691-00711-X. 17 Haziran 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Nisan 2017.