Günümüzde Dorileon Muharebesi (1097) günümüz toplumunda büyük ilgi gören ve tartışılan bir konudur. Ortaya çıkışından bu yana, Dorileon Muharebesi (1097) farklı alanlarda ilgi kazanarak uzmanların, akademisyenlerin ve kamuoyunun merakını uyandırdı. Etkisi sınırları aştı ve etkisi popüler kültürde, politikada, ekonomide ve teknolojide fark edildi. Bu makalede, Dorileon Muharebesi (1097) olgusunu derinlemesine inceleyerek kökenlerini, gelişimini ve günümüz toplumundaki yansımalarını analiz edeceğiz. Farklı bakış açıları ve görüşler aracılığıyla bu konuya ışık tutmaya ve konunun çağdaş dünyadaki önemini anlamaya çalışacağız.
| Dorileon Muharebesi | |||||||
|---|---|---|---|---|---|---|---|
| Birinci Haçlı seferi | |||||||
Birinci Dorileon Muharebesi | |||||||
| |||||||
| Taraflar | |||||||
|
Anadolu Selçuklu Devleti Danişmentliler | Haçlılar | ||||||
| Komutanlar ve liderler | |||||||
|
I. Kılıç Arslan Gümüştekin Gazi |
Boemondo Robert Curthose Godefroy de Bouillon Adhémar de Monteil | ||||||
| Güçler | |||||||
| 8.000 Atlı Okçu | 20.000 Öncü - 30.000 İkinci Ana Grup (Bu Sayının 2.000-3.000'i Zırhlı Şövalye idi) | ||||||
| Kayıplar | |||||||
| 3.000 | 4.000 | ||||||
Dorileon Muharebesi, 1 Temmuz 1097 tarihinde Birinci Haçlı Seferi'nin başlangıcında gerçekleşti. Eskişehir yakınında yapılan bu savaşta Haçlılar, I. Kılıçarslan'ın Anadolu Selçuklu ordusunu yenerek Anadolu'da ilerlemelerine devam ettiler.
İznik Kuşatmasından sonra şehri Bizans'a teslim ettikleri için yağma yapamayan Haçlı ordusu 26 Haziran'da Bizanslılara diş bileyerek Anadolu'ya doğru yürüyüşe başladı. Haçlı ordusu yolda idare ve ikmal kolaylığı sağlamak nedeniyle ikiye ayrıldı. Nispeten az askere sahip olan birlik; Tarantolu Boemondo, yeğeni Tancerd, Flandralı Robert komutasında genellikle Norman ve Flandaralılardan meydana geliyordu. Diğer birlik ise Godfrey, kardeşi Boulognelu Baldwin, Toulouse kontu IV. Raymond ve Papa temsilcisi Adhémar de Monteil idaresinde Fransızlardan oluşmaktaydı.Bu birliğe Bizans birlikleri General Tatikios komutasında öncülük yapıyorlardı. Artçılığı ise Vermandoislu Hugo idaresindeki Fransızlar yapmaktaydı. İki ordu Eskişehir yakınlarında Dorileon ovasında birleşmek için anlaştılar.
Boemondo ordusunun Selçuklular tarafından devamlı gözetlendiğini anlamıştı. Birliğiyle 29 Haziran'da Eskişehir ovasına geldiklerinde Selçukluların baskın yapacağını anlamıştı.
Sultan I. Kılıç Arslan İznik'in düşmesinden sonra ordusunu güçlendirmişti. Bu ordunun büyüklüğü, özellikle çarpışmayı kazanan Haçlıların başarısını büyük göstermek isteyen kaynaklarda, gayet abartılmakta ve değişik kaynakta değişik olarak verilmektedir.[1] Daha eski tarihî kaynaklara göre Selçuklu ordusu 25.000-30.000 arasındaydı. Ancak yeni yapılan araştırmalara göre Kılıç Arslan'ın ordusu 6.000-8.000 kişiden büyük değildi.[2][3]
1 Temmuz'da önde yürüyen Boemondo komutası altında olan Normanlardan oluşan birinci Haçlılar grubu Anadolu Selçuklu Sultanı I. Kılıç Arslan tarafından karşılandı. Kılıç Arslan Selçuklu ordusunun çok hızlı ve hareketli atlı okçuları Normanlardan oluşan bu Haçlı ordu grubunu sardı. Normanlar hemen askerlerini sıkıca birbirlerine yaklaştırdılar ve bu askerleri asker olmayanlar ve ağırlıklar etrafında topladılar. Boemondo'nun zırhlı ağır süvarileri hemen hazırlığa geçti, ama oynak hafif Selçuk süvarilerine karşı savunma yapılması çok zor oldu. Selçuklu süvariler alışılagelen taktiklerine göre ortada bulunan savaşçı olmayanlar ve zırhsız piyade askerleri içine hücumlar yapıp oklarını atıp geri çekilme manevralarına geçtiler. Boemondo savaşçı olmayanları ve zırhsız piyadeleri korumak maksadıyla zırhlı süvarilerini atlarından indirtip bir savunma hattı kurdurdu. Ağır zırhlı Haçlı askerlerinin de savunmasıyla Selçuklu süvarilerinin hücum, ok atma, geri çekilme manevraları sonuçsuz kalmaya başladı; çünkü okları zırhları kolay delemiyordu. Yine de zırhsız haçlı piyadelerine ve atlarına çok büyük kayıp verdirdiler. Boemondo arkadan gelen Fransızlardan oluşan ikinci gruba bu baskın hakkında haberciler gönderdi ve hemen yardım istedi. Beomondo kendi ordu grubunu yakında bulunan nehir kenarındaki biraz bataklık araziye çekilmesini sağladı. Bu bataklık arazi atların hızını kestiği için Selçuklu süvarisinin hücumlarının şiddeti azalmaya başladı. Zırhlı askerler yaya olarak zırhsız piyadeler ve savaşçı olmayanları korumak için onlar etrafında bir daire şeklinde savunma hatları yapmaya çalıştılar. Fakat yine de süvari hücumları ve okların verdiği zayiat devam etti. Bazı ağır zırhlı Haçlılar ise karşı hücumlara da girişmekteydi. Fakat Selçukluların elinde çok sayıda ok bulunması ve süvarileri çok seri ok atmaları nedeniyle ağır zırhlı Haçlılar bile telef olmaya başladılar.
Arkadaki ikinci gruptan Godfrey hücum altındaki gruba yetişerek kendi Fransız ağır zırhlı süvarileri başında Selçuklu güçlerini yarmaya çalıştı. Öğleye doğru 50 Fransız şövalyeden oluşan bir birlik Beomondo'ya erişti ve daha sonra diğer Fransız ağır zırhlı süvariler de ilerlemeye başladılar. Lakin Selçukluların hücumlarından ötürü Haçlılar kayıp vermeye devam etti. Haçlı ordusu bataklık araziden geri itildi ve nehrin sığ kenarlarında savaşmaya mecbur kaldı. Fakat Haçlı savunma hatları 7 saat süren bu çarpışmadan sonra bile çökmedi. Tam bu sırada Raimondo'nun ikinci gruptan zırhlı süvarileri gelip yan taraftan Selçuklu süvarilerine yüklendiler ve onları geri döndürmeyi başardılar. Haçlılar yeniden ağır zırhlılar grubu kurup Boemondo, Tancred, Norman Robert sol kanatta Raymond ve Flandaralı Robert orta da ve Godfrey ve Hugh sol kanatta olarak bir hücum hattı hazırlayıp ağır süvari hücumuna geçmeyi sağladılar. Fakat bu hücum Selçuklu ordusunu kuşatma yerinden atmayı başaramadı. Ancak geç öğleden sonra Adhemar'ın komutasında bir diğer Haçlı ağır süvari birliği etraftaki tepelerin ağaçlıklı yamaçlarından ve tepeler arkasından Selçuklulara görünmeden geçerek Selçuklu süvari birliklerini arkasına doğru geçmeyi başardı ve Selçuklu ordusunun artçılarına ve ağırlıklarına hücuma başladılar.
İkinci bir ordu grubunun arkada bulunduğundan önceden haberdar olmayan, bu ikinci ordu grubunun bu kadar çabuk bir araya geleceğini ve bu kadar ağır bir darbe indireceğini beklemeyen; askerlerinin oklarının ve kılıç darbelerinin kalın Haçlı şövalye zırhlarına karşı etkili işlemediğini gören ve bu nedenle birleşen Haçlı ordusuna karşı çıkamayacağını anlayan Sultan Kılıç Arslan Selçuklu ordusunu epeyce ölü vererek ve hatta hazinesini de geri de bırakarak geri çekmek zorunda kaldı.
Bu muharebeden sonra Kılıç Arslan'ın hazinesini ele geçiren Haçlı güçleri kendilerini zenginleşmiş buldular. Selçuklu orduları bu muharebeden sonra doğrudan doğruya Haçlı ordusu ile savaşa girişmekten kaçındılar. Haçlı ordusu Antakya'ya kadar neredeyse hiç meydan muharebesi yapmadan ilerledi. Kılıç Arslan ise saldır-kaç taktikleriyle (gerilla savaşı) yıldırma-yıpratma savaşına girişti. Haçlı ordusu ağır kayıplar vererek 3 ay sonra Antakya önüne gelebildi.