Genetik asimilasyon

Günümüz dünyasında Genetik asimilasyon, nüfusun geniş bir kesimi için büyük önem taşıyan ve ilgi duyulan bir konu haline geldi. Teknolojinin ve küreselleşmenin ilerlemesiyle birlikte Genetik asimilasyon kendisini insanların günlük yaşamlarında ilgili bir unsur olarak konumlandırdı ve iletişim biçimlerinden ticari işlemlerini yürütme biçimlerine kadar her şeyi etkiledi. Genetik asimilasyon'in önemi sınırları aştı ve farklı alanlarda tartışma konusu haline geldi, çelişkili görüşler ortaya çıktı ve günümüz toplumundaki etkileri üzerine düşünme ihtiyacını masaya yatırdı. Bu makalede, Genetik asimilasyon'in günümüzdeki etkisini ve geçerliliğini anlamak için farklı bakış açılarını ve çalışmaları inceleyeceğiz.

Chappell Adası Kaplan yılanının başı ve dişleri

Genetik asimilasyon, genelde kimyasal maddeler, aşırı ilaç kullanımı veya radyasyon gibi çevre şartlarıyla oluşan ve doğuştan gelen teratojen bozuklukların ya da kusurların, yapay seçilim veya doğal seçilimle birlikte aynı fenotipik değişikliklere ve genetik koda sahip olan yeni türler oluşturmak için kullanıldığı sürece verilen isim. Epigenetik kalıtımın sonuçları etkilemesi olanak dahilinde olsa da yüzeysel görünüşlere rağmen genetik asimilasyon, edinilmiş özelliklerin kalıtımını gerektirmez. Genetik asimilasyon, daha ziyade gelişimsel yolların genetik olarak kanalize edilmesinin önünde yatan engellerin aşılmasında kullanılan bir yöntemdir.

Genetik asimilasyonun klasik bir örneği, Conrad Hal Waddington'un 1953 yılında Drosophila meyve sinekleri üzerinde yaptığı deneylerdir. Bu deneylerde Waddington, meyve sineklerini anestezik bir madde olan etere maruz bırakarak mutasyonlar oluşturmuş ve çift göğüs kafesi gibi deformasyonlara sahip yeni meyve sineği fenotipi yaratmıştır. Bu yeni meyve sineği türü homeotik bir tip olup deneylerde bir vücut parçası diğerine dönüşmüştür. Etere maruz kalan ve bunun sonucu olarak mutasyon geçirip kanat benzeri askılar geliştiren bu meyve sinekleri seçilerek daha sonra birbirleriyle 20 jenerasyon boyunca üremeleri sağlanmış, neticesinde eter kullanımı olmadan bu meyve sinekleri kalıtım yoluyla aynı deforme olmuş yeni fenotipleri geliştirmeye ve gelecek nesillere aktarmaya devam etmişlerdir.

Kaynakça

  1. ^ Gilbert, Scott F. Induction and the Origins of Developmental Genetics"A Conceptual History of Modern Embryology". NY: Plenum Press. ss. 181-206. 

Ayrıca bakınız

Dış bağlantılar

Not: Metin içindeki bağlantılar diğer linklere yönlendirmektedir.