Bu yazımızda uzmanlar ve kamuoyunda büyük ilgi ve tartışma uyandıran önemli bir konu olan Hüseyin Tenecioğlu konusuna değineceğiz. Hüseyin Tenecioğlu, çeşitli yönleri kapsayan ve günümüz toplumunda önemli öneme sahip bir konudur. Hüseyin Tenecioğlu, siyasete olan etkisinden popüler kültüre olan etkisine kadar dünya çapında milyonlarca insanın dikkatini çekmeyi başardı. Bu makale boyunca, bu aşkın konunun kapsamlı ve zenginleştirici bir vizyonunu sağlamak amacıyla Hüseyin Tenecioğlu ile ilgili farklı bakış açılarını ve yaklaşımları inceleyeceğiz.
| Aşık Hüseyin Tenecioğlu | |
|---|---|
| Unvanı | Aşık Hüseyin |
| Doğum | Hüseyin Tahtacı 1 Temmuz 1896 Kahramanmaraş / Elbistan |
| Ölüm | 25 Şubat 1945 (48 yaşında) |
| Meslekler | Halk ozanı |
| Çalgılar | Bağlama |
Hüseyin Tenecioğlu, gerçek adıyla Hüseyin Tahtacı veya yaygın adıyla Âşık Hüseyin (1 Temmuz 1896, Elbistan - 25 Şubat 1945, Çukurova), Türk halk ozanıdır.[1]
Aşık Hüseyin, Kahramanmaraş'ın Afşin[3] ilçesi, Erçene köyünde dünyaya gelmiştir. Osman isminde bir erkek, Melek isminde de iki kardeşi genç yaşta hayatını kaybettikten sonra Aşık Hüseyin Çukurova'ya yerleşme kararı alır. Burada tanıştığı Miyase isimli bir kadınla gayriresmi evliliğinden 3 erkek çocuğu olur. Miyase Hanım hakkında başka kayıt bulunmamaktadır. Daha sonra, Hatice Hanım ile yaptığı ikinci evliliğinden 2 kız 1 erkek çocuğu daha olur.
2 Ocak 1935 yılında çıkan soyadı kanunu ile Tahtacı soyismini edinir.
1915 yılındaki yaşanan seferberlik döneminde, Elbistan ilçesinin Afşin köyünde Aşık Hüseyin dahil toplam 40 kişi asker kaçağı olarak yakalanıp idam edilmek üzere Gaziantep'e götürülüp, dar ağacına çıkartılır. İdamdan önce, idam mahkûmlarının son dilekleri sorularak makul olanlar gerçekleştirilir. 32 kişi idam edildikten sonra sıra Aşık Hüseyin'e gelir, son dileği sorulur. Aşık Hüseyin bir sigara ve gözlerinin ve ellerinin bağının açılmasını ister. Sigarasını içerken Tahsin Beye Arzuhal isimli türküsünü çığırır. Sanata ve Sanatçıya kıymet veren Komutan ise Aşık Hüseyin'i affederek serbest bırakır.[2][4]
Söz ve müziği Neşet Ertaş'a ait olan Acem Kızı adlı türkünün söz yazarının aslında Âşık Cananî ve Hüseyin Tenecioğlu olduğuna dair ihtilaflar bulunmaktadır. Hüseyin Tenecioğlu şiiri gerek kafiyelerdeki uyum gerekse sözlerin doğruluğu açısından daha sağlam bir metindir.[5] İrfan Can tarafından kaleme alınan Kadirli Bohçası adlı kitap içerisindeki röportajlarda bahsi geçen Acem Kızı türküsünün Aşık Hüseyin'e ait olduğu iddiası,[6] Aşık Feymani tarafından, kendisinin Ceyhan'da bu türküyü, Neşet Ertaş söylemezden önce defalarca duyup dinlediğini, Neşet Ertaş'ın babasının da Ceyhan taraflarından birçok türkü bulup derlediğinin bilindiğini söyleyerek desteklenir.[7]
Ek olarak "Bilemedim Kadrini Kıymetini" ve "Gayri Dayanamam Ben Bu Hasrete" türkülerinin de yine Aşık Hüseyin'e ait olduğu iddiaları bulunmaktadır.[8]