Bu makalede Hrisopolis'in toplumun farklı yönleri üzerindeki etkisini inceleyeceğiz. Popüler kültür üzerindeki etkisinden tarihteki önemine kadar Hrisopolis hayatın çeşitli alanlarında silinmez bir iz bıraktı. Yıllar boyunca Hrisopolis, her türlü fikir ve teoriyi üreterek tartışma ve analiz konusu oldu. Bu çalışma aracılığıyla Hrisopolis'in önemine ve bildiğimiz dünyayı şekillendirmedeki rolüne ışık tutmaya çalışıyoruz. Etkilerini ve sonuçlarını keşfederek, Hrisopolis'in karmaşıklığını ve kalıcı etkisini derinlemesine incelemeyi umuyoruz.
İstanbul 1451-1481 yılları | |
| Konum | Üsküdar, İstanbul, |
|---|---|
| Bölge | Bitinya |
| Koordinatlar | 41°01′35″K 29°01′04″D / 41.02639°K 29.01778°D |
| Tür | Yerleşim yeri |
| Sit ayrıntıları | |

Hrisopolis, Chrysopolis, Khyrsopolis (Yunanca: Χρυσόπολις Türkçe: Altınşehir) ya da Skutari (Grekçe: Σκουτάρι), günümüzde İstanbul'da Üsküdar ilçesinin bulunduğu yerde kurulmuş olan eski Bizans yerleşmesidir.[1] Hrisopolis (Khrysopolis) denmesinin rivayete göre, güneş batarken son ışık hüzmelerinin buraya vurması ve evlerin Konstantinopolis'ten altın pırıltılı bir halde görülmesindendir.
Antik Çağ'daki ilk adı Chrysopolis veya Khyrsopolis idi.[2] Bizanslılarca Hrisopolis (Altınşehir) olarak adlandırılan Üsküdar, 12. yüzyıldan itibaren Skutarion olarak tanınmaya başlamıştır. IV. Haçlı Seferi ile İstanbul'a gelen Geoffroy de Villehardouin, Histoire de la conquête de Constantinople (İstanbul'un Zaptının Tarihi) adlı kitabında[3] bu semt için “Escutaire” sözcüğünü kullanmış ve bu sözcük Fransızca kaynaklarda sık sık tekrarlanmıştır. Skutarion ismi zamanla Üsküdar'a dönüşmüştür.
Bazı kaynaklara göre, Moda Burnu'nda oturan Halkedonlular teknelerini MÖ 7. yüzyılda Üsküdar kıyısında bulunan tersanelerde inşa ediyorlardı. MÖ 5. yüzyılda kıyıdaki yerleşim bölgesi surla çevrildi.
18 Eylül 324'te, Bizans İmparatoru I. Konstantin, Chrysopolis Muharebesi'nde donanmasıyla Roma İmparatoru Licinius'u burada mağlup etti.[4]
Chrysopolis Manastırı, eski imparatorluk sekreteri İman Savunucusu Maksimos'un[5] 613/14 (BBKS) veya 630 (Stadlers Heiligenlexikon) yıllarında buraya katılması ve başrahip seçilmesiyle bilinir. Perslerden kaçarak Kuzey Afrika'ya gitmek zorunda kalana kadar, yani 626 veya 640 yılına kadar orada kalmıştır.
Bizans İmparatoru III. Mihail (842–867) Chrysopolis'e defnedilmiş, ancak daha sonra VI. Leon tarafından Konstantinopolis'e nakledilmiştir.
1003 yılında Patrik II. Sergios, Teolog Aziz Simeon'u Chrysopolis'e sürgün etti. Symeon burada, Paloutikon köyü yakınlarındaki azize Marina'ya adanmış harabe haldeki bir küçük ibadethaneye yerleşti. Rehabilitasyonundan sonra da burada kalmaya devam etti ve yeni bir manastır inşa etti.
Zamanla önemli bir ulaşım ve konaklama merkezi haline geldi. Bizantion ve Konstantinopolis'i ele geçirmek amacıyla değişik dönemlerde doğudan gelen farklı güçlerin düzenledikleri saldırılar sırasında hep askerî üs olarak kullanıldı. Ulaşım, konaklama, askerî üs olarak yararlanılmasının yanı sıra, ticari açıdan da büyük önem taşıyan Üsküdar, Konstantinopolis'in fethinden çok önce 1352 yılında Türklerin eline geçti.
İstanbul Boğazı'nın doğusunda, eski Konstantinopolis şehrinin tam karşısında yer alan şehir gerek Bizans döneminde gerekse Osmanlı döneminde sahip olduğu liman nedeniyle büyük önem taşıyordu. Bu liman doldurulduğu için günümüze ulaşamadı.