Jeopolitik

Bu makalede Jeopolitik'i ve onun modern toplum üzerindeki etkisini inceleyeceğiz. Jeopolitik son yıllarda akademisyenlerin, profesyonellerin ve kamuoyunun dikkatini çeken bir konudur. İlgisi politik ve ekonomik yönlerden sosyal ve kültürel konulara kadar uzanmaktadır. Dahası, Jeopolitik farklı çıkar grupları arasında tartışmalara ve çekişmelere yol açarak onu tartışma ve analiz için büyük ilgi gören bir konu haline getirdi. Bu makale aracılığıyla, Jeopolitik'in karmaşıklığını ve sonuçlarını derinlemesine inceleyerek, bugün bu kadar alakalı olan bu konuya ilişkin kapsamlı bir vizyon sunacağız.

Jeopolitik, siyasi coğrafyadan doğan bir bilim dalıdır. Bu bilim siyasi coğrafyanın devletlere sağladığı avantaj ve dezavantajları inceler.

Devletlerin ulusal güçlerini ve dış politikadaki tutumlarını yönlendiren temel faktörlerden biri olan Jeopolitik kavramı, ülkelerin coğrafi konumları, nüfus özelikleri, doğal kaynaklar ve topoğrafya özellikleri ile ilişkilendirilebilir. Jeopolitik kavramı üzerinde uzlaşılmış bir kısa tanım yoktur. Jeopolitik, devletlerin coğrafi özellikleriyle siyasetleri arasındaki ilişkileri inceleyen bilim dalıdır denilebilir. Kavramın isim babası İsveçli Rudolf Kjellen (1864-1922)'dir. Jeo ve Politik sözcükleri ayrıştırıldığında Jeopolitik sözcüğü yer-siyaseti anlamını akla getirir. K. Haushofer jeopolitiği içinde yaşadığı coğrafi bölgenin ve tarihî gelişmelerin etkisi altında değişen siyasal hayat şekli olan devletin, üzerinde yaşadığı yer ile ilişkisi olarak tanımlar.

Jeopolitik bilimi, coğrafyacı ve siyasi coğrafyacıların öncülüğünde ortaya çıkmış ve onların çalışmalarıyla kurumsallaşmıştır. Öte yandan siyaset bilimciler de bu bilimin gelişmesini sağlamışlardır. Askeri stratejistler için de, jeopolitik önemli bir rehberdir. Dünyanın dört bir yanındaki karar alıcılar 20. yüzyılın başından itibaren jeopolitikten yararlanmıştır.

Jeopolitik kelimesini kelime olarak incelersek “ jeo ” kelime olarak coğrafyada yer anlamına gelirken politik kelimesi politikadan gelmektedir. Jeopolitik ülkelerin bulunduğu konum ile ülkenin toplumsal, kültürel, ekonomik ve siyasal durumunu ve bunların getirisi olarak askeri, iç ve dış politikasını inceleyen bilim dalıdır. Bu kavram ilk kez İsveçli Coğrafyacı “ Rudolf Kjellen “ tarafından kullanılmıştır. Halk arasında Jeopolitik kavramı, Coğrafi konum ile çok karıştırılmaktadır. Devletlerin uluslararası olarak izlediği yola dış politika adı verilir ve bunda coğrafı konumun önemli bir yeri vardır. Jeopolitik kavramında diğer kavramlar gibi incelendiği farklı başlıklar vardır.

Bunlardan birincisi jeokültür kavramıdır. Jeokültür kavramı, Coğrafyanın kültürel etkilerinden yola çıkar. Her millet ister istemez kültüründen izler taşır ve kültürler arasında ancak benzerlikler olabilir. Kültür milletin kimliğidir, bu kimlik avantaja çevirilebildiği gibi dezavantaja da çevirilebilir. Bunlara örnek verecek olursak Türk devletlerinin yaşadığı herhangi bir olay bizim de politikamızı etkiler, bunun yanında bir örnek daha verecek olursak Birinci Dünya Savaşı’nda Türkler’in savaşa katılması ile boğazlarımızın değeri tekrar gözler önündeydi. Bunlar Jeokültür için çok güzel örneklerdir. Bir diğer başlık ise Jeoekonomidir. Bu bilim dalı ülkelerin coğrafi konumu ve gücü ile ekonomik gücü arasındaki bağı inceler. Bunun yanında teknoloji ve doğal kaynakların siyasi olarak küresel bir güç şeklinde nasıl kullanıldığını inceler. Buna bir örnek verecek olursak Asya ile Avrupa’nın ticaretini kolaylaştıran Türkiye Boğazları diyebiliriz. Başlıklardan sonuncusu olan jeostrateji dalı ise ülkelerin coğrafi stratejilerini inceler (askeri strateji, politika stratejileri vb.). Buna ise en güzel örnek Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı’nın Boğazları kapatması olabilir. Jeopolitik başlığı incelediğinde değişebilen ve değişemeyen şeyler olmak üzere iki başlık altında inceleniyor. Değişemeyenlerden başlayacak olursak ülkelerin paralaller ve meridyenler cinsinden bulunduğu konum (aldığı yağış, nem oranı, yükselti, sıcaklık vb. için önemli.), coğrafi şekil, yüzölçümü, ulaşım bunlara örnek olabilir. Değişebilenler ise dış politika gibi dönemine, teknolojiye bağlı değişiklik gösteren şeyler örnek verilebilir.

Jaque Attali'ye göre, 20. yüzyılın başında dünyada jeopolitik güç merkezleri Birleşik Krallık, Fransa, ABD, Almanya ve Rusya idi. Oysa 21. yüzyılın başında, bu güç merkezleri ABD, AB, Çin, Rusya ve İslam dünyası olabilecektir.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ Dumlupınar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Dergisi, Sn. Muhittin DEMİRAY, Sn. İsmail Hakkı İŞCAN
  2. ^ Dumlupınar Üniversitesi , Sosyal Bilimler Dergisi
  3. ^ "Arşivlenmiş kopya". 4 Kasım 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Kasım 2019.