Günümüz dünyasında Kapadokya Krallığı sürekli ilgi ve tartışma konusu haline gelmiştir. Kişisel, sosyal veya küresel anlamda Kapadokya Krallığı, insanların günlük yaşamlarında önemli bir önem kazanmıştır. Etkileri siyasette, ekonomide, kültürde, teknolojide farklı alanlarda hissediliyor. Kapadokya Krallığı, bireysel ve kolektif düzeyde karar alma ve eylemleri belirlemede önemli bir unsur haline geldi. Bu yazıda Kapadokya Krallığı'in günümüz toplumumuzdaki önemini ve etkisini inceleyecek, aynı zamanda bu konuyla ilgili farklı bakış açılarını ve yaklaşımları tartışacağız.
Kapadokya Kapadokya Krallığı | |||||||||
|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
| MÖ 320-MS 17 | |||||||||
| Tür | Bağımlı devlet | ||||||||
| Başkent | Mazaka | ||||||||
| Yaygın dil(ler) | Koğini Grekçesi (resmi) Eski Farsça (yerel ve bölgesel) Aramice (madeni para) | ||||||||
| Resmî din | Senkretik (Yunan, Anadolu, Fars ve Zerdüşt) | ||||||||
| Hükûmet | Monarşi | ||||||||
| |||||||||
| Tarihçe | |||||||||
| |||||||||
| |||||||||
| Günümüzdeki durumu | Türkiye | ||||||||
Kapadokya, Anadolu'da tarihi Kapadokya bölgesinde yer alan bir Helenistik dönem İran krallığıydı.[1][2] Eski Ahameniş Kapadokya satraplığından gelişerek satraplığın son satrapı Ariyaratis tarafından kuruldu. Tarihi boyunca arka arkaya üç aile tarafından yönetildi; Ariarathidon Hanedanı (MÖ 331–96), Ariyobarzan Hanedanı (MÖ 96-36) ve son olarak Arkelas (MÖ 36–MS 17). Arkelas'ın MS 17'de ölmesinden sonra Roma İmparatoru Tiberyus (MS 14-37) döneminde krallık, bir Roma eyaletine çevrildi.
| İran tarihi dizisinin bir parçası |
|---|
|
Zaman çizelgesi |

Ahamenişler döneminde, Anadolu'nun "İranlaştırılması" önemliydi ve Batı Anadolu, Pontus ve Kapadokya'da geniş bir İranlı nüfusu yerleşmişti.[3] Ariyaratis 19 yıldır Kapadokya satrapı ve Ahameniş krallarının sadık bir destekçisiydi. İktidardaki Ahameniş hanedanı ve diğer satraplarla da akrabaydı.[4][5] İskender, Pers İmparatorluğu fethinin bir parçası olarak Kapadokya'yı işgal ettiğinde, buraya geçici iki vali atadı. Ahamenişlerin düşüşü, Anadolu'daki İranlılar için kriz demekti.[6] İskender'in zaferi ve Helenistik halef kralların ortaya çıkışıyla, Karya'daki ve muhtemelen Batı Anadolu'daki İranlılar değişen duruma ayak uydurmaya başladılar.[3] Halis Nehri'nin (Kızılırmak) batısındaki İran varlığı böylece yavaş yavaş kaybolmaya başladı.[7] Buna karşın nehrin doğusunda olaylar daha farklı gelişti. Kapadokyalılar işgalci Makedonlara en baştan itibaren karşı çıktılar.[7] Halikarnas Kuşatması'ndan sonra Kapadokyalılar, İskender'e karşı Gaugamela Muharebesi'ne katıldılar (MÖ 331).[7]
Karya'daki ve muhtemelen Batı Anadolu'daki İranlıların aksine, Kızılırmak'ın doğusunda, Kapadokya ve Pontus'taki İran soylu sınıfı, Makedonlara meydan okuyarak bağımsızlıklarını ilan etti.[3] Ariyaratis Kapadokya'da iktidarı ele geçirmeyi başardı ve yeni kurulan Kapadokya Krallığı'nın ilk kralı oldu. Krallığın ilk on hükümdarı Ariyaratis'in soyundan gelecekti. Bir sürelik Seleukos derebeyliği döneminden sonra Kapadokya Krallığı, III. Ariyaratis döneminde (y. MÖ 255-220) bağımsızlığını kazandı.[8] Ariarathidon Hanedanı, Kapadokya Krallığı'na boyun eğdirme girişimiyle MÖ 1. yüzyılın başlarında Pontus Krallığı'nın kötü şöhretli hükümdarı VI. Mithridatis tarafından ortadan kaldırıldı.[9] Bununla birlikte, Roma Cumhuriyeti'nin çıkarlarıyla çatışma halinde olan Romalılar, Kapadokyalıları yeni bir kral seçmeleri konusunda desteklediler. Bu da, başka bir İranlı soylu olan Ariyobarzanis oldu.[9] Roma'daki iç savaştan sonra Romalılar Kapadokya iç işlerine doğrudan müdahale etmeye başladılar. MÖ 36'da Marcus Antonius, Kapadokya tahtına, yerli bir soylu olan Arkelas'ı atadı.[9] Roma İmparatoru Tiberius, onu yaşlandığında Roma'ya çağırdığında Arkelas, orada eceliyle öldü. Akabinde Kapadokya, bir Roma eyaleti olacak biçimde ilhak edildi.[4] Krallığın kuvvetli komşular arasındaki tehlikeli konumu sebebiyle Kapadokya kralları, genellikle Mithridatis Hanedanı ve Seleukos Hanedanı gibi hanedanların üyeleriyle evlendiler.[9]
Augustus döneminde yaşamış tarihçi Strabon (MÖ 63-MS 17), Ahameniş Pers İmparatorluğu'nun çöküşünden neredeyse üç yüz yıl sonra ancak Batı Anadolu'da Perslerin izlerini kaydetmiş; Kapadokya'yı ise neredeyse İran'ın yaşayan bir parçası olarak değerlendirmişti.[7]
Makedon fetihlerinin ardından, Kapadokya'daki ve başka yerlerdeki Pers sömürgecileri, İran'daki dindaşlarından koparıldı.[10] Birinci yüzyılda Kapadokya Krallığı'nda onları gözlemleyen Strabon, Kapadokyalıların birçok Pers tanrısının kutsal mekanlarına ve ateş tapınaklarına sahip olduğunu kaydetmiş.[10] Krallığın toprakları, birçok İran tanrı ve idollerinin yanı sıra İranlaştırılmış tanrıların kutsal mekanlarına ve tapınaklarına da sahipmiş.[4] Strabon, bu sınıftaki birçok kutsal mekan ve idolün önemini vurguluyor.[4] Bunlardan bazıları Kastabala'daki Anahita, Ariyeremneya'daki mecusi Sagaryos ve Arebsum'daki Ahura Mazda'dır.[4] Pireytiya olarak bilinen kapalı alanlarda Zerdüşt olarak tapınırlardı.[11] Strabon, bu pireytiyaların ortalarında, üstünde çokça kül bulunan ve mecusilerin ateşi sürekli yaktıkları bir sunak olduğunu belirtmiş.[10]
Başta krallık 10 satraplık halinde teşkilatlandı. [12] Daha sonradan bu sayı 11'e çıktı.[4] Satraplıklar Yunanca stratigay terimiyle adlandırılıyordu ve her birinin başında soylulardan bir stratigos bulunuyordu.[4] 11 satraplık; Meliten, Katonya, Kilikya, Tiyanitis, Garsoritis, Layonsen, Sargarosen, Saroğen, Şamanen, Morimen ve Kilikya Trakyası. 11. ve son satraplık olan Kilikya Trakyası krallığa sonradan eklenmiştir.[4]
Krallık topraklarındaki kontrol, soylular tarafından korunan kraliyet mülkleri ve surlarla sağlanırdı.[4] İki tür mülk vardı: Mevzubahis soylunun meskeni üzerinde yerleşik olanlar ve tapınak mülkleri.[4] Tapınak mülkleri denen mülklerdeki rahipler, hem dünyevi kuvvete hem de dinsel bir işleve sahipti. Din adamları, bu çifte rollerinin bir sonucu olarak, kraldan sonra en yetkili kişilerdi.[4]
Kendilerinden daha büyük batılı komşuları Seleukos ve Pergamonları taklit eden Kapadokya kralları, krallığın çeşitli yönlerini kasten Helenleştirdiler.[4] Hem Ariyarati hem de Ariyobarzan hanedanlarının üyeleri, Yunan eğitimi alacak ve yerli şah yerine Basileus gibi Helen unvanlarını benimseyecekti.[4] Her ne kadar Ariarathidon Hanedanı'nın ilk birkaç kralı, Aramice betimlemeler içeren İran tarzı sikkeler bastırmış olsa da, III. Ariyaratis ve sonrasında Yunan tarzı sikke ve yazıtlar kullanılmaya başlandı.[4] Ariyamnes'in saltanatında Yunan yazıtlı ilk sikkeler, Pers kıyafeti içindeki monark tasvirleriyle ortaya çıktı.[4] Seleukoslar gibi, Kapadokya kralları da yeni kurulan şehirlere kendi adlarını verdiler (örn. Ariyeremneya, Ariyerete, Arkelas). Ayrıca, her üç kraliyet hanedanı da Yunan polisi tarafından onurlandırıldı.[4] Kabaca bir tabirle, krallıktaki Helenleşme MÖ 3. yüzyıldan itibaren yavaş yavaş başladı ve 2.de hızlandı.[13] Bununla birlikte, krallığın sonuna kadar tüm hükümdarlar İranlı isimler taşıdı.[5]
Strabon'a göre, başkent Mazaka büyük nüfusa sahip gelişmiş bir yerleşkeydi.[4] Çok sayıda köy ve tarlayla çevriliydi. Tüm bunlar, öncelikle kraliyet ailesi, ardından soylular tarafından kontrol edilen surlarla iyice korunuyordu.[4]
MÖ 280'e kadar olan dönemde Kapadokya Krallığı'nda darb edilen antik sikkeler ve üzerindeki semboller belirgin Pers özelliklerini taşımaktadır. MÖ 280-163 yılları arasında darb edilen sikkelerde Grek özellikleri ve Pers simgeleri birlikte yer almaktadır. MÖ 163-86 arasında sikkelerde tümü ile Hellenistik özellikler yer almaktadır.
Kapadokya antik sikkelerinde altın sikkelere rastlanmamış olup , temel sikkeleri gümüş Tetradrahmi ve Drahmi olarak görülmektedir. Diğer tip antik sikkelerde ise bronz kullanılmıştır. Gümüş sikkelerin darbı daima kralın yetkisinde olup, bronz sikke darbı yerel yöneticeler tarafından yapılmaktaydı. Antik sikkelerde kralın adı, kullandığı unvanlar, bazen darb yeri, monogramlar, tanrı tasvirleri ve saltanat yılını gösteren rakamlar görülmektedir.
Kapadokya Krallarına ait antik sikkeler üzerinde;
Basileus : Kral
Eusebeios/Eusebius : Dindar, Sofu
Epiphanes /Epiphaneia : Tanrının Görüntüsü
Ktistes : Kurucu, Yaşanabilir Kılmak,Kurmak
Nikophoros : Muzaffer/Zafer Getiren
Philopator/Philopatoros : Babasını Seven
Philodelpos= Delphos'u seven.
Philopatris : Yurdunu Seven
Philometor : Annesini Seven gibi unvanlar ve lakaplar görülmektedir.
As in Pontus the ruling family was of Iranian descent.