Bugün Kutuz geniş bir kitlenin büyük ilgisini çeken bir konudur. İster bir kişi, ister bir olay, ister bir trend, ister tarihi bir olay olsun, Kutuz her yaştan ve her kesimden bireyin ilgisini çekmiştir. Bu makale, Kutuz'in günümüz toplumundaki önemini ve etkisini ayrıntılı olarak araştırıyor ve günlük yaşamın çeşitli yönleri üzerindeki etkilerini ve etkilerini vurguluyor. Kutuz, kökeninden zaman içindeki evrimine kadar çağdaş dünyada önemli bir iz bırakmıştır ve bu makale onun alaka düzeyini derinlemesine analiz etmeyi amaçlamaktadır.
| Seyfeddin Kutuz | |
|---|---|
| Mısır Memlûk Sultanı | |
| Hüküm süresi | 1259 – 1260 |
| Önce gelen | Nûreddin Ali |
| Sonra gelen | I. Baybars |
| Ölüm | 23 Ekim 1260 |
| Hanedan | Harezmşahlar |
Seyfeddin Kutuz (Arapça: سيف الدين قطز), Kutuz (Eski Anadolu Türkçesi: قدوز, romanize: Kuduz) ya da tam adıyla el-Melikü'l-Muzaffer Seyfüddîn Kutuz (Arapça: الملك المظفر سيف الدين قطز çev. 'Zafer kazanmış malik, imanın kılıcı Kutuz'); Türk kökenli Memlük Sultanıydı.[1][2] 1259'dan 1260'daki suikastına kadar bir yıldan az bir süre Sultan olarak hüküm sürdü, ancak öncesindeki yirmi yıl boyunca fiili hükümdar olarak görev yaptı.
Mısır'da köleliğe satılan Kutuz, 20 yıldan fazla bir süre devlet başkanı yardımcısı olarak yükseldi ve tahtın arkasındaki güç haline geldi. 1249-1250 yılları arasında Mısır'ı işgal etmeye çalışan Yedinci Haçlı Seferi'ni engellemede öncü rol oynadı. Mısır 1259'da Moğollar tarafından tehdit edildiğinde, askeri kontrolü ele geçirdi ve 15 yaşındaki Sultan Nûreddin Ali'yi sultanlıktan devirdi. Moğollar İslam medeniyetinin merkezleri olan Suriye ve Bağdat'ı fethettiler bunun akabinde İslam İmparatorluğu'nun merkezi Mısır'a taşındı ve Mısır Moğollar için bir sonraki hedef haline geldi. Kutuz, Memlük ordusunun başında kuzeye hareket etti ve Moğollarla karşılaştı. Moğollar Memlüklerin uzun süredir düşmanı olan Haçlılarla bir pakt yapmışlardı.
Ayn Calut Muharebesi, 3 Eylül 1260'da Emir Vadisi dolaylarında Memlük ordusu ile Moğollar arasında gerçekleşti. Tarihi bir dönüm noktası olarak kabul edilen bu savaşta, Moğollar Kutuz'un güçleri tarafından çok ağır bir yenilgiye uğratıldı. Kutuz, Kahire'ye zaferle dönüş yolculuğunda, bir başka Memlük lideri olan Baybars tarafından suikasta uğradı. Kutuz'un hükümdarlığı kısa olmasına rağmen, İslam dünyasında en popüler Memlük sultanlarından biri olarak anılmaktadır ve İslam tarihinde yüksek bir yere sahiptir. Kutuz adı Türkçedeki 'Kuduz' kelimesinden gelir (Eski Anadolu Türkçesi: قدوز, Türkçe: Kuduz). Bu lakabı, diğer köle çocuklara karşı vahşi bir şekilde savaştığı için aldı.[3]
Kutuz'un çağdaşı Ebû Şâme El-Makdisî kendisinin Türk olduğunu belirtmiştir. Zehebî, İbn Haldun, Süyûtî ve Yununî gibi çağdaşı ve yakın dönemi tarihçileri Harezmşah hanedanından olduğunu belirtmiştir. İbn Tağrıberdî'nin El-Menhelüs-Safi vel-Mustevfi badel-Vafi adlı eserinde Kutuz'un annesinin Harezmşah Mahmud'un kız kardeşi olduğu ve babasının da yine Harezmşahlardan Memdud adında bir hanedan üyesi olduğu bilgisi bulunmaktadır.[4] Bunun yanı sıra babasının Celaleddin Harzemşah'ın amcaoğlu, annesinin de kız kardeşi olduğu da belirtilmektedir.[5] Küçük yaşta Moğollar tarafından esir alınarak köle olarak satılmıştır. Kutuz; Şam'da İbnü'z-Zâim adlı birisinin kölesiyken Emir İzzettin Aybeg Türkmanî tarafından satın alınmış ve onunla birlikte Kahire'ye gitmiştir.[4]
Kahire'de efendisinin himayesinde iyi bir askeri eğitim almıştır. Eyyubi sultanı Salih Eyyub'un 22 Kasım 1249'da ölmesi, Muazzam Turanşah'ın da 2 Mayıs 1250 yılında suikast sonucu öldürülmesi sonucunda Kahire'de hakim güç olan Memlükler, Eyyub'un karısı Şecerüddür'ü sultan ilan etmişlerdir. Ancak kadın hükümdar, Mısır ileri gelenleri ve halifelik makamınca olumlu karşılanmayarak tepki görmüştür. Bu nedenle Şecerüddür ile Aybeg arasında yapılan politik evlilikle Şecerüddür tahtını 3 Temmuz 1250 yılında yeni kocası Aybeg'e bırakmıştır. Aybeg'in tahta çıkması iç karışıklıkları önleyememiş olmakla birlikte Kutuz bu kaotik ortamda isyan eden Bahrî Memlûkler'in lideri Aktay'ı öldürerek Aybeg'in konumunu güçlendirmiştir. Bu başarısı üzerine Aybeg tarafından Kutuz'a saltanat naipliği görevi verilmiştir. Bu görevi sırasından Kutuz, Memlük ordusu arasında etkinliğini iyice artırarak önemli güç elde etmiştir. 1257 yılında Aybeg'in bizzat eşi Şecerüddür tarafından ya da onun planladığı komplo sonucu öldürülmesiyle oluşan yönetim boşluğunda Kutuz inisiyatifi alarak tahta Aybeg'in 13 yaşındaki oğlu Nûreddin Ali'yi geçirmiştir. 1258 yılında Moğol saldırıları doruk notasına ulaşmış ve Bağdat'ın ele geçirilmesi ile sonrasında da Suriye'de Moğol baskısı yoğun şekilde hissedilmeye başlamıştır. Bu durum küçük yaştaki Nûreddin Ali'nin yetkinliğini sorgulatmış ve Moğol tehlikesi nedeniyle Mısır ve Memlük ileri gelenlerinin ortak kararıyla 5 Kasım 1259'da Nureddin Ali tahttan indirilerek yerine atabeg olan Kutuz sultan ilan edilmiştir.[4]
Kutuz iktidara geldikten sonra Moğollar'a karşı cihat ilan etmesiyle kendisine biat eden birçok güç olmuştur. Bunlar arasında liderleri Aktay'ın öldürülmesi sonrasında Şam'a sığınan Baybars liderliğindeki Bahrî Memlûkler'i de bulunmaktadır. Kutuz, Baybars'ı hoş karşılandığı gibi ona Moğollar'ın yenilgiye uğratılmasından sonra Halep naipliği sözünü de vermiştir. Kutuz savaşa girmeden önce Akka ve civar kalelerde egemen olan haçlı kontlukları ile anlaşarak ordusunun gerisini güvene aldığı gibi Haçlı kontrolündeki topraklardan da güvenli şekilde geçebilmiştir.[6] 3 Eylül 1260'da Nablus ile Beysân arasındaki Ayn Calut Mevkisinde gerçekleşen muharebede Kutuz'un ordusu Moğollar'ı ağır bir yenilgiye uğrattığı gibi Moğolların komutanı Ketboğa'da öldürülmüştür. Bu galibiyet sayesinde Suriye ve civarının büyük bir bölümü Memlük hakimiyetine girmiştir.[7]
Muharebe sonrasında, Kutuz tarafında yeni ele geçirilen topraklarda idari düzenleme yapılarak bunralara yeni yöneticiler atanmıştır. Muharebenin kazanılmasında önemli rol alan Baybars'a söz verilen Halep naipliğinin verilmemesi Kutuz ile ilişkisinin bozulmasına sebep olmuştur.[6] Kutuz, Kahire'ye dönerken 23 Ekim 1260'da Salihiye'de (günümüz Şarkiye ilinde) düzenlenen av partisinde Baybars ve adamları tarafından öldürülmüştür.[6] Cenazesi Kahire'ye getirilmiş ancak halk tarafından çok ziyaret edilmesinden rahatsız olan Baybars tarafından bilinmeyen bir yere gömülmüştür.[5]
| Resmî unvanlar | ||
|---|---|---|
| Önce gelen: Nûreddin Ali |
Mısır Memlûk Sultanı 1259 – 1260 |
Sonra gelen: I. Baybars |