Günümüz dünyasında Maraş Aslanı günlük yaşamın çeşitli alanlarında temel bir yer işgal etmeye başladı. İşyerinde, akademik, kültürel veya sosyal alanda Maraş Aslanı, geniş bir yelpazedeki insanların ilgisini çeken bir konu haline geldi. Etkisi ve alaka düzeyi, önemini ve yansımalarını anlamaya çalışan araştırmacıların, profesyonellerin ve genel kamuoyunun ilgisini çekmiştir. Bu makalede, Maraş Aslanı'in günümüz toplumunda oynadığı rolü derinlemesine inceleyerek evrimini, zorluklarını ve olası çözümlerini analiz edeceğiz. Ek olarak, Maraş Aslanı'in mevcut ortamı nasıl şekillendirdiğini ve şekillendirmeye devam edeceğini, ayrıca farklı bağlamlardaki varlığının getirdiği fayda ve zorlukları da inceleyeceğiz.

Maraş Aslanı, üzerinde Anadolu hiyerogliflerinin yer aldığı aslan şeklindeki Geç Hitit heykelidir. III. Halpuruntaş (MÖ 810-783) dönemine aittir. 1882 yılında Amerikan bir misyoner olan Henry Marden tarafından Amerika'da yayınlanan "Misyonerlerden Haberler" isimli dergide, "Antiqiuties at Marash, Central Turkey" adındaki makalede bilim dünyasına tanıtılmıştır.[1] 1883 yılında Maraş Kalesi'nde Carl Humann ve Otto Puchstein tarafından gerçekleştirilen kazılar sırasında keşfedilmiştir. 1886 yılında İstanbul Arkeoloji Müzeleri Eski Şark Eserleri Müzesinde sergilenen heykel, Kültür ve Turizm Bakanlığı onayı ile 30 Ağustos 2013'te Kahramanmaraş'a getirilerek Kahramanmaraş Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmeye başlanmıştır.[2] Böylece Maraş Aslanı 127 yıl sonra Kahramanmaraş'a getirilmiştir.[3]
Heykel üzerindeki hiyerogliflerde Gurgum krallarının soy ağacından bahsedilmektedir.[4]