Günümüz dünyasında Saraycık, Kazakistan toplumda büyük ilgi ve alaka kazanmış bir konudur. İster günlük yaşamdaki etkisi, ister tarihsel önemi, ister popüler kültür üzerindeki etkisi olsun, Saraycık, Kazakistan dünyanın her yerindeki insanların dikkatini çekti. Bu yazıda Saraycık, Kazakistan ile ilgili tüm yönleri, kökenlerinden bugünkü evrimine kadar derinlemesine inceleyeceğiz. Multidisipliner bir yaklaşımla, Saraycık, Kazakistan'in önemli bir iz bıraktığı farklı bakış açılarını ve bağlamları analiz edeceğiz. İster modern toplum üzerindeki etkisini anlamaya çalışalım ister tarihsel köklerini açığa çıkarmaya çalışalım, Saraycık, Kazakistan kendisini her zaman bizi şaşırtmaya devam eden, heyecan verici ve sürekli gelişen bir konu olarak sunuyor.
| Konum | Sarayshyk |
|---|---|
| Bölge | Atırav, Kazakistan |
| Koordinatlar | 47°30′0″K 51°44′0″D / 47.50000°K 51.73333°D |
| Tür | Şehir |
| Sit ayrıntıları | |
| Durum | Harabe |
Saraycık, Kazakça:Saray-Juk (Сарай-Жүк) ya da Küçük Saray (Кіші Сарай),[1] Tatarca:Saraychyk (Сарайчык)), Rusça:Saray Maly (Сара́й Ма́лый).[2]
Eski Saray'dan ayırt etmek için "Küçük Saray" olarak adlandırılan bu şehir, Avrupa ve Asya sınırında yer alan bir Orta Çağ kentiydi. Atırau'ın 50 km kuzeyinde, aşağı Ural Nehri üzerinde, Kazakistan'ın Atırav Bölgesi'ndeki modern Sarayshyk köyünün yakınında bulunuyordu. Şehir, Avrupa ve Çin arasındaki önemli bir ticaret yolu üzerindeydi ve 10. ve 16. yüzyıllar arasında gelişti.
Yakın zamana kadar Saraycık'ın Altın Orda hükümdarı Batu Han tarafından kurulduğuna inanılıyordu, ancak arkeolojik kazılar şehrin 10. veya 11. yüzyıl gibi erken bir tarihte kurulmuş olabileceğini göstermektedir.[3] 13. yüzyıla gelindiğinde Saraycık önemli bir ticaret merkezi haline gelmiş[3] ve Altın Orda'nın en büyük şehirlerinden biri olmuştur.
Faslı seyyah İbn Battuta, 1333 yılı civarında Yeni Saray'dan Delhi'ye giderken bu şehirden geçmiştir.[3] O dönemde nehir üzerinde kayıklardan oluşan bir köprü bulunmaktaydı. İbn Battuta şehirdeyken atlarını satmış ve Köhne Ürgenç'e olan yolculuğunun devamında arabalarını çekmek için develer satın almıştır.[4] Şehrin çevresi Altın Orda'nın soyluları arasında popüler bir sayfiye yeriydi.
Altın Orda'nın 14. yüzyılda dağılmasından sonra şehir bakımsız kaldı. 1395'te Timur tarafından harabeye çevrildi, ancak 1430-1440'larda yeniden inşa edildi. Nogay Ordası'nın başkenti oldu. Ortaya çıkarılan sikkeler şehrin 16. yüzyıl boyunca ticari önemini koruduğunu göstermektedir.[3] Ayrıca Kazak Hanı'nın burayı karargâh olarak kullandığı bilinmektedir. 1580 veya 1581'de[5] "hırsız Kazaklar" -yani Rus hükümeti tarafından kontrol edilmeyen Kozaklar tarafından yağmalandı ve bir kez daha harabeye çevrildi.
Yapılan kazılar neticesinde; madencilik ve çömlekçiliğin geliştiği, komşu bölgelerin tarım ve balıkçılıkla uğraştığı anlaşıldı. Altın sikkeler, çömlekten yapılmış eşyalar ve seramik su boruları bulundu. Binaların, imalathanelerin ve diğer yapıların kalıntıları, Ural Nehri'nin kıyısında yer aldığı için bu nehir yıkıntıları sürükleyip götürmektedir. 1999 yılında Kazakistanlı yetkililer tarafından bölgede bir anıt kompleksi kurulmuştur.