Ticaret dengesi

Bu makalede, Ticaret dengesi konusunu derinlemesine inceleyeceğiz ve konunun birçok yönünü farklı perspektiflerden ele alacağız. Bu makale, mevcut toplum üzerindeki etkisinden gelecekteki olası sonuçlarına kadar, derinlemesine düşünmeye ve tartışmaya davet eden analizler, veriler ve düşünceler sağlayarak Ticaret dengesi'in eksiksiz ve ayrıntılı bir vizyonunu sunmayı amaçlamaktadır. Metin boyunca Ticaret dengesi ile ilgili konuların yanı sıra mevcut bağlamdaki önemine de değineceğiz. Multidisipliner bir yaklaşımla, Ticaret dengesi'e ilişkin bütünsel bir anlayış sunarak okuyucunun bu konudaki bilgi ve anlayışını derinleştirmesini sağlamaya çalışıyoruz.

Ticaret dengesi, belli dönem içinde gerçekleştirdiği mal ve hizmet ithalatı ile ihracatı arasındaki değer farkı. Bir ülkede yaşayanlar ile öteki ülkede yaşayanlar arasında gerçekleşen her türlü işleme gerçekleştiren her türlü işlemi içeren ödemeler dengesinin bir birleşimidir.

İhracat miktarı, yurt dışına satılan malların değerleri toplamına eşitken; ithalat miktarıysa yurt dışından ülkeye giren malların değerleri toplamına eşittir. Buna göre dış ticaret dengesi ihracat ile ithalat arasındaki ilişkiyi açıklar.

Ülke ihracatı, ithalatından büyükse net ihracat 0'dan büyük olur. Bu durumda, ülkenin dış ticaret fazlası vardır. Aksine, ülke ihracatı, ithalatından küçükse net ihracat 0'dan küçük olur. Bu durumdaysa ülkenin dış ticaret açığı vardır. Ülkenin ihracat ve ithalat değerlerinin birbirine eşit olması durumundaysa net ihracat 0'a eşittir ve dış ticaret dengesi 0'dır. Ülke dış ticareti dengededir.

Mal ihracatı ile ithalatı arasındaki farka dış ticaret dengesi veya kısaca ticaret dengesi denir. Bu fark negatif bir değer ise ticaret açığı, pozitif bir değer ise ticaret fazlası söz konusudur.

Bir ülkenin ihracatı ithalatını aşarsa bu ülkenin ticaret dengesinin lehte olduğu ya da dış ticaret fazlası verdiği söylenir; tersi durumdaysa ülkenin ticaret dengesinin aleyhtedir ya da dış ticaret açığı bulunmaktadır. Avrupa’da 16.-18. yüzyıllar arasında etkili olan merkantilizm kuramına göre, lehte bir ticaret dengesi sağlamak son derece önemliydi. Bu, ülkede üretilen malları öteki ülkelere ihraç etmek ve öteki ülkelerden, özellikle de oluşturulacak kolonilerden ulusal servetin kaynağı sayılan değerli metallerle hammaddelerin ithal etmek yoluyla gerçekleştirilmeliydi.

18. yüzyıl ortalarında gelişen klasik iktisat kuramına göre bir ülkenin dış ticaretini sürdürebilmesi için ya da ödemler bilançosunun her zaman dengede olması gerekmezdi. Tersine, sürekli bir ticaret fazlası ülkenin ekonomik kaynaklarını eksik kullandığı anlamına geliyordu. Ayrıca bir ülke ya da ülkeler grubunda biriken fazlalık sonuçta bu ülkelerin ekonomilerinde ani ve düzensiz değişiklere yol açabilirdi. Böyle bir durum 1970’lerde ve 1980’lerde, Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) üyesi ülkeler petrol fiyatlarında birdenbire ve önemli oranda yükseltince ortaya çıktı. OPEC’in petrol satışları dolarla gerçekleştiğinden OPEC üyesi ülkelerde büyük miktarlarda dolar fazlası birikti. Gelişmekte olan ülkeler ise ticaret hadlerinin aleyhlerine bir eğilim göstermesinde ötürü, özellikle bunalım dönemlerinde dış ticaretlerinde önemli sorunlarla karşılaşırlar.

Dış bağlantılar