Bugünkü yazımızda 1977 Atocha Katliamı'in büyüleyici dünyasına dalacağız. Kökenlerini, mevcut uygulamalarını ve toplum üzerindeki etkisini araştıracağız. 1977 Atocha Katliamı, yıllar içinde büyük ilgi uyandıran bir konudur ve alaka düzeyi bugün de artmaya devam etmektedir. Bu doğrultuda, kendimizi onun tarihine kaptıracağız, farklı alanlardaki etkilerini analiz edeceğiz ve gelecekteki rolü üzerine düşüneceğiz. 1977 Atocha Katliamı hakkında bir keşif ve düşünme yolculuğuna çıkmaya hazır olalım.
1977 Atocha Katliamı, 24 Ocak 1977 tarihinde İspanya'nın başkenti Madrid'de Francisco Franco yanlısı aşırı sağ unsurlar tarafından yapılan silahlı terör saldırısıdır. Saldırıda 5 avukat ölmüştür. İspanya'da demokrasiye geçiş sürecindeki en kanlı olaylardan birisidir.
Saldırı, Madrid'in kent merkezinde olan Atocha Caddesi 55 numarada yapılan işçi avukatları toplantısına yapılır. Comisiones Obreras (CCOO) adlı sendikal yapıya üye ve o dönemde İspanyol Komünist Partisine mensup avukatlar hedef alınır. Kendilerine Alianza Apostólica Anticomunista veya AAA diyen aşırı sağcılar saldırıyı düzenler. Bu kişilerin Blas Piñar'ın Fuerza Nueva hareketiyle ve Falanj-JONS ile de bağlantıları olduğu bilinmektedir.
Ingram Mac-10 otomatik tabancalı saldırganlar komünist lider Joaquin Navarro'yu aramaktadırlar. Navarro CCOO'nun taşıma kolundaki sendikasının genel sekreteridir. CCOO, Franko yanlısı Sindicato Vertical adlı yapıya karşı mücadele etmektedir. Saldırganlar Navarro'yu bulamayınca orada bulunanları silah zoruyla duvara dizerek ateş açarlar. Saldırı sonrasında 5 kişi ölür, 4 kişi de yaralanır.
Saldırıda hayatını kaybedenler:
Yaralananlar ise şu şekildedir:
Siyasi ortamın lehlerine olduğunu düşünen saldırganlar saldırının ardından şehri terk etmeyi bile düşünmemişlerdi. Yakalanan saldırganlar, tutuklanan azmettirici ve davaya dahil edilen siyasiler şu şekildeydi:
Aşırı sağ siyasetçiler Blas Piñar ve Mariano Sánchez Covisa mahkemeye ifade vermeye çağrılırlar. Saldırıya azmettirici olarak Fuerza Nueva'nın yanı sıra AAA örgütü de dahil edilmiştir.
Katliamda hayatını kaybedenlerin cenazelerine 100 binden çok insan katılmıştır. Bu merasim aynı zamanda 1975 yılında Franco'nun ölümünden sonra ülkede yapılan en büyük sol eylem olmuştur. Saldırıları protesto etmek üzere ülke çapında çeşitli iş kollarında genel grev ilan edilmiştir.
Kamuoyundan gelen tepkiler üzerine yasaklı olan İspanyol Komünist Partisi yasal ilan edilmiştir. Cenaze merasiminin olaysız geçmesi partinin yasallaşması sürecini kolaylaştırmıştır.
1979 yılında kefaletle serbest bırakılan katliam sanıklarından Lerdo de Tejada'nın kaçması sanıkların iktidar ve hatırı sayılır çevrelerle olan bağını gözler önüne serer. Sırasıyla Fransa, Şili ve Brezilya'ya kaçan Lerdo de Tejada, 1997 yılında suçunun zamanaşımı süresini geçer. Diğer sanıklardan Garcia Julia 14 yıl hapis yattıktan sonra hapisten kaçar. 2 yıl sonra Bolivya'da uyuşturucu kaçakçılığı sırasında yakalanır. Fernandez Cerra 15 yıl yattıktan sonra 1992 yılında şartlı olarak salınır.
1990 yılında İtalya Başbakanı Giulio Andreotti tarafından ifşa edilen NATO'ya bağlı Gladio ve Stay-behind anti-komünist örgütlerin varlığı sırasında örgütlenmenin İspanya ayağı da ifşa olur. Buna göre İtalyan neo-faşist Carlo Cicuttini'nin de Atocha Katliamı'na dahil olduğu anlaşılır.
11 Ocak 2002 tarihinde İspanya Bakanlar Kurulu öldürülen avukatlara Orden de San Raimundo de Peñafort liyakat nişanı gıyaplarında verilir.
1978 yılında çekilen ve başrolünde Juan Antonio Bardem'in oynadığı Siete dias de Enero adlı filmde katliamda yaşananlar anlatılır.