Bu yazıda günümüzde son derece önemli ve güncel olan Dalton yasası konusuna değinilecektir. Dalton yasası, etkisi günlük yaşamın çeşitli yönlerini etkilediği için farklı alanlarda tartışma ve analiz konusu olmuştur. Tarih boyunca Dalton yasası, anlamını ve kapsamını anlamak için zaman ve çaba harcayan araştırmacıların, uzmanların ve meraklıların ilgi kaynağı olmuştur. Bu anlamda, bu makale Dalton yasası'i çevreleyen çeşitli yönleri ve boyutları keşfetmeyi amaçlıyor ve okuyucunun onun karmaşıklığını ve günümüzdeki geçerliliğini derinlemesine incelemesine olanak tanıyan geniş ve dengeli bir vizyon sunuyor.

Dalton yasası (ya da Dalton'un kısmi basınçlar yasası), bir gaz karışımının toplam basıncının, karışımı oluşturan gazların kısmi basınçlarının toplamına eşit olduğunu açıklayan bir fiziksel kimya yasasıdır.[1] Bu ampirik yasa John Dalton tarafından 1801 yılında deneysel olarak gözlemlenmiş ve 1802 yılında yayımlanmıştır.[2] Dalton yasası ideal gaz kanunlarıyla ilgilidir.
Matematiksel olarak, reaktif olmayan gazların basıncı aşağıdakilerin toplamı şeklinde ifade edilir:
burada , n'inci gazın mol kesrini temsil etmektedir. p1, p2, ..., pn her bir bileşenin kısmi basıncıdır.[1]
Aşağıdaki ilişki, herhangi bir gaz halindeki bileşenin hacme dayalı derişimini belirlenmesini sağlar.
burada cn, n'inci bileşeninin derişimdir.
Dalton yasası, gerçek gazlarda tam geçerlilikte değildir. Basınç arttıkça gerçek gazların Dalton yasasına uyumu giderek azalır. Yüksek basınç altında moleküllerin kapladığı hacim, aralarındaki boş alana kıyasla önemli hale gelir. Basınç arttıkça moleküller arası mesafenin kısalması, gaz molekülleri arasındaki moleküller arası kuvvetleri artırır. Moleküller arası kuvvetlerin artması ise, gaz moleküllerinin birbirlerine uyguladıkları basıncı önemli ölçüde değiştirmeye yetecek kadar artırır. Bu etki ideal gaz modelinde yer almayan bir etkidir.