Enlil

Bu yazıda Enlil'in çağdaş toplum üzerindeki etkisini araştıracağız. Enlil ortaya çıkışından bu yana her yaştan ve her kültürden insanın ilgisini ve merakını çekmiştir. Yıllar geçtikçe, Enlil'in sürekli bir tartışma konusu olduğu kanıtlandı ve çeşitli görüş ve bakış açıları ortaya çıktı. Ayrıntılı analiz yoluyla, Enlil'in iletişim şeklimizden kendimizi nasıl eğlendirdiğimize ve eğittiğimize kadar günlük yaşamın farklı yönlerini nasıl etkilediğini inceleyeceğiz. Bu makale, Enlil'e ve onun günümüz toplumundaki önemine ilişkin kapsamlı bir bakış sunmayı amaçlamaktadır.

Enlil
𒀭𒂗𒆤
Rüzgâr, hava, yeryüzü ve fırtına tanrısı
Nippur sitinden, MÖ 1800-1600'e tarihlenen, tahtında oturan Enlil heykelciği, şimdi Irak Müzesi'nde sergilenmektedir
Yaşadığı yerNippur
SembolüBoynuzlu başlık
Kişisel bilgileri
EşiNinlil, Ki
ÇocuklarıNinurta, Nanna, Nergal, Ninazu ve Enbilulu
EbeveynleriAn ve Ki
Karşılıkları
Babil karşılığıElil
Hurri karşılığıKumarbi

Enlil (Sümerce𒀭𒂗𒆤 dEN.LÍL, Anlamı: "Efendi-Rüzgâr"), daha sonra bilinen adıyla Elil veya Ellil, rüzgâr, hava, yeryüzü ve fırtınalarla ilgili antik Mezopotamya tanrısıdır. İlk olarak Sümer panteonunun baş tanrısı olarak kaydedilen Enlil, daha sonra Akadlar, Babilliler, Asurlular ve Hurriler tarafından da ibadet edinilen bir tanrı hâline gelmiştir. Enlil'in ana tapınma yeri, bizzat Enlil tarafından inşa edildiğine inanılan ve gökyüzü ile yeryüzünün "bağlantı noktası" olarak kabul edilen Nippur kentindeki Ekur tapınağıdır. Bazen Nunamnir olarak anılmaktadır. Bir Sümer ilahisine göre, diğer tanrılar ona bakmaya cesaret edemez. MÖ 24. yüzyılda Nippur'un yükselişiyle birlikte önem kazanan Enlil kültü, MÖ 1230'da Elamlılar tarafından Nippur'un yağmalanmasıyla zayıflamış ve sonuç olarak Mezopotamya panteonunun baş tanrısı ve Babil'in ulusal tanrısı Marduk tarafından konumu ele geçirilmiştir.

Sümer yaratılış efsanesinde önemli bir yer tutan Enlil; An (gök) ve Ki'yi (yer) birbirinden ayırmış, böylece dünya insanlar için yaşanılabilir bir yer olmuştur. Sümer Tufan efsanesine göre Enlil, tufandan sağ kurtulan Ziusudra'ya ölümsüzlük bahşetmiştir. Akad ve Babillilerin Tufan efsanelerine göre ise Enlil, insanların topluca yaptığı gürültüye çok kızmış ve insanların tümünü dünya üzerinden silmeye kalkışmıştır. Enlil ve Ninlil efsanesi, Enlil'in değişik kılıklara bürünerek tanrıça Ninlil'i defalarca baştan çıkarmasıyla ilgilidir. Bu ilişki sonucunda ay tanrısı Nanna ile Yeraltı tanrıları Nergal, Ninazu ve Enbilulu doğmuştur. Enlil, kazmanın yaratıcısı ve tarımın koruyucusudur. Aynı zamanda Anzû, Kader Tableti ve Lugale de dâhil olmak üzere oğlu Ninurta'yı konu alan çeşitli mitlerde belirgin bir şekilde yer alır.

Etimoloji

Enlil'in adı, eski Sümerce "efendi" anlamına gelen EN (𒂗) ve anlamı tartışmalı olan LÍL (𒆤) kelimelerinden gelmektedir. Bazıları bu kelimenin rüzgâr veya hava anlamına geldiğini düşünürken (bu da Enlil'i hava tanrısı "Rüzgârın Efendisi" veya "Fırtınanın Efendisi" yapar), bazıları ise bu kelimenin, soluk, ruh veya hayalet anlamına geldiğini, genişleyen hareket eden bir varlık olan LÍL'in atmosferle özdeş olduğunu söyler. Bir başka düşünce de, bu kelimenin aslında Sümerce olmadığı, kısmen Sami dillerinden alınmış olabileceğidir. Enlil'in adı aynı zamanda, yalnızca LÍL'in sebebi olmaktan ziyade, LÍL'in kişileştirilmesi olarak da algılanır.

Piotr Steinkeller, Enlil'in adının LÍL'in belirli bir ilahi alanına -fırtınalar, ruhlar vs. başka bir şeye- işaret etmediğini öne sürmektedir, çünkü Enlil'in "belirli bir alanı olmayan tipik bir evrensel tanrı" olabileceğini belirtmektedir.

Piotr Steinkeller ve Piotr Michalowski'nin, Enlil'in membasının Sümer olduğuna dair kuşkuları bulunmaktadır. İsmin gerçek anlamını sorgulamışlar, Enlil'i Eblacadaki I-li-lu kelimesi ile özdeşleştirmişlerdir. Manfred Krebernik ve M. P. Streck'in belirttiği üzere; Sümer metinlerinde Enlil'in Kur-gal (Heybetli Dağ) olarak anılması, onun doğu Mezopotamya kökenli olabileceğini düşündürmektedir.

İbadet

Nippur'daki Ekur tapınağının kalıntıları
Nippur'daki Ekur tapınağının kat planı
Geniş beyaz tahtta, yüce tahtta oturan Enlil!

Prensliğin, beyliğin gücünün yargısında dürüst olan,
Yer tanrıları korku ile eğilirler önünde,
Gök tanrıları çökerler önünde…

—Sümerlerin Enlil ilahisi, çev. Muazzez İlmiye Çığ

Nippur'daki bir diyorit havanın üzerindeki çivi yazılı yazıt, bunun Gudea'dan Enlil'e bir adak olduğunu belirtir (y. MÖ 2144-2124)

Enlil, Sümer kenti Nippur'un koruyucu tanrısıdır, ana tapınma yeri burada bulunan Ekur tapınağıdır. Tapınağın adı eski Sümerce "Dağ Evi" anlamına gelmektedir. Tapınak, bir Sümer şiirine göre tanrı Enlil'in bizzat kendisi tarafından kurulmuş ve inşa edilmiştir. Kimi zaman, gökyüzü ile yeryüzü arasındaki "palamar halatı" olduğuna inanılan bu yer, "yeryüzü ve gökyüzü arasında iletişimi sağlayan kanal" olarak görülmüştür. Üçüncü Ur Hanedanı'nın kurucusu Ur-Nammu döneminde yazılmış bir ilahide detaylıca anlatıldığına göre, E-kur'un kapılarına, bir kartal suçlu birini yakalarken Imdugud'un bir aslanı öldürmesi gibi mitolojik görüntüler oyulmuştur.

Sümerler insanın çamurdan yoğrulduğuna ve tanrılar ilahi etkinliklerini rahatça gerçekleştirsinler diye insanların onlara yiyecek, içecek ve barınak sağlayarak hizmet etmesi için yaratıldığına inanıyordu. Tanrılar veya tanrıçalar, gökyüzünde ya da yeraltı dünyasında yaşasalar da, kişiliklerinin bir uzantısının, insanların onlar adına diktikleri çeşitli kült heykellerde bulunduğuna inandılar. Bu nedenle kült heykellere sürekli özen ve ilgi gösterilmiş, onlarla ilgilenmesi için rahipler görevlendirilmiştir. İnsanlar, Enlil'e yiyecek ve diğer insani gereksinimleri sunarak ibadet etmişlerdir. Ritüel olarak tanrının kült heykelinin önüne ziyafet şeklinde sunulan yemeğin, Enlil'in günlük yemeği olduğuna inanılmıştır. Ritüelin ardından yemekler, rahipler ve tapınak personeli tarafından yenmiştir. Bu rahipler aynı zamanda kült heykelin kıyafetlerinin değiştirilmesinden ve banyo yaptırılmasından sorumludur.

Sümerler Enlil'i insanlara merhamet eden, ülkeye bolluk, bereket ve gönenç getiren babacan bir tanrı olarak tasavvur ettiler. Bir Sümer ilahisine göre, hiçbir tanrı onun ihtişamına bakmaya cesaret bile edemez. Şiirde anlatıldığına göre, Enlil olmasa "hiçbir kent kurulamaz, hiçbir ev yapılmazdı", medeniyet var olmazdı. Enlil, "Heybetli Dağ" ve "Başka Toprakların Kralı" olarak da anılmaktadır. Ayrıca, "kızgın fırtına", "vahşi boğa" ve "tüccar" olarak da anılır. Mezopotamyalılar Enlil'i; yaratıcı, baba, kral ve en yüksek rütbeli efendi olarak tasavvur etmişlerdir. Bazen "Nunamnir" adıyla anılan Enlil, bir metinde "Doğu Rüzgârı ve Kuzey Rüzgârı" olarak geçer.

Krallar ve hükümdarlar, Enlil'i örnek bir yönetici olarak görüp onu taklit etmeye çalıştılar. Söylendiğine göre Enlil son derece adildi, kötülükleri hoş görmezdi. Sümer'in dört bir yanından hükümdarlar, meşruiyetini sağlamak için Nippur'daki Enlil tapınağına seyahat ederlerdi. Hükümdarlar, Enlil'in iyilikseverliğinin karşılığını, toprakları ve değerli nesneleri onun tapınağına sunarak verirlerdi. Nippur, Sümer şehir-devletleri arasında saray inşa edilmeyen tek şehirdi. Bu, Enlil kültünün merkezi olarak şehrin önemini simgelemekte ve Enlil tapınağının şehir için önemini vurgulamaktaydı. Marduk'un baş tanrı olarak Enlil'in yerini aldığı Babil döneminde dahi, Babil kralları hâlâ yönetme haklarının tanınması için kutsal şehir Nippur'a seyahat ediyorlardı.

MÖ 24. yüzyılda, tanrı An'ın öneminin azalmasıyla onun sahip olduğu güçlerin çoğu Enlil'e geçti. Bu dönemde Enlil ve An yazıtlarda sıklıkla birlikte anılır. Enlil, Amori dönemi boyunca Mezopotamya'nın baş tanrısıdır; Amori hükümdarları onu meşruiyetlerinin kaynağı ilan etmiştir. Babil kralı Hammurabi'nin Sümer'i fethinden sonra Enlil'in önemi azalmaya başlamıştır. Babilliler Enlil'e "Elil" adı altında ibadet etmişlerdir ve Hurriler onu kendi tanrıları Kumarbi ile özdeşleştirmiştir. Bir Hurri ritüelinde Enlil ve Apantu, "İşhara'nın babası ve annesi" olarak anılır. Enlil, Ninlil ile birlikte "kudretli ve kadim tanrılar" grubunun üyesi olarak da anılmaktadır. Enlil'in Mezopotamya'da "Bel" ya da "Belum" adlarıyla da tanımlandığı da ileri sürülmüştür. Mezopotamya'da Baal dâhil olmak üzere diğer isimler Enlil'in karşılığı olarak kullanılan lakaplardır. Enlil'in Akad dilindeki karşılığı ise "Ellil"dir.

Kassit döneminde (y. MÖ 1592-1155), Nippur'un nüfuzunu yeniden kazanmasıyla Enlil bir kez daha öne çıktı. MÖ 1300'den itibaren Asur'un ulusal tanrısı Aššur ile özdeşleştirildi; Aššur, Asur panteonunun en üstün tanrısıydı. MÖ 1230'da Elamlıların Nippur'a saldırmasıyla şehir ve Enlil kültü gerilemeye başladı. Yaklaşık yüz yıl sonra Enlil'in panteondaki baş tanrı konumu, Babillilerin ulusal tanrısı Marduk'a verildi.

İkonografi

Gudea'nın Tanrı Ningirsu'ya adanmış tabletinde şu yazıyor: "Ningirsu için, Enlil'in güçlü savaşçısı, onun efendisi, Lagaş'ın ensisi Gudea."

Enlil, en fazla yedi boynuz çifti bulunan, boynuzlu başlık sembolüyle temsil edilirdi. Bu tür başlıklar, ilahi varlıkların ayırt edici simgesiydi; MÖ 3. binyıldan itibaren tanrılar bunlarla resmedildi. Boynuzlu başlık, Sümer tarih öncesi dönemden Persler'in fethi dönemine (hatta tarihten sonrasına) dek biçim ve anlam açısından çok az değişikliğe uğradı.

Sümerlerin karmaşık bir numeroloji sistemi vardı, belirli sayıların özel ritüel anlamlar taşıdığına inanılırdı. Bu sistemde Enlil, onun için kutsal kabul edilen elli sayısı ile ilişkilendirilirdi. Enlil, An ve Enki ile üçlü tanrı grubunun bir parçasıydı. Bu üç tanrı, gece gökteki tüm sabit yıldızların tecessümüydü. An, gök ekvatorundaki tüm yıldızlarla, Enlil kuzey gökyüzündeki yıldızlarla ve Enki güney gökyüzündeki yıldızlarla özdeşleştirildi. Enlil'in göksel yörüngesi, kuzey göksel kutbun etrafında sürekli, simetrik bir daireydi; ancak An ve Enki'nin yörüngelerinin çeşitli noktalarda kesiştiğine inanılıyordu. Enlil, Çoban takımyıldızıyla ilişkilendiriliyordu.

Mitoloji

Köken mitleri

Sümerlerin evrenin yaratılışı anlayışlarının ana kaynağı "Gılgamış, Enkidu ve Ölüler Diyarı" adlı bir Sümer şiirinin giriş bölümüdür. Yaratılış sürecini kısaca anlatan destanın bu giriş bölümünde, başlangıçta sadece ilksel deniz olan Nammu'nun olduğu belirtilir. Ardından Nammu, An'ı (gök) ve Ki'yi (yer) doğurur. An eril, Ki dişildir. An ve Ki'nin birleşmesinden Enlil doğar. Enlil yerden göğü ayırır ve babası An göğü ele geçirirken, Enlil annesi Ki'yi (yeri) ele geçirir. Enlil ile annesi Ki'nin birleşmesiyle evrenin düzenlenmesi, insanın yaratılışı ve uygarlığın kuruluşu başlar.

Enlil ve Ninlil, Enlil ile tanrıça Ninlil arasındaki ilişkiyi anlatan neredeyse tamamlanmış 152 satırlık bir Sümer şiiridir. İlk olarak, Ninlil'in annesi Nunbarşegunu kızına Enlil'in sevgisini nasıl kazanacağı yolunda öğütler verir, ona ırmakta yıkanmasını söyler. Ninlil annesinin öğütlerini dinler, ırmağa gider, Enlil burada onu baştan çıkarır ve Ninlil ay tanrısı Nanna'ya gebe kalır. Bu nedenle Enlil, ölüler diyarı Kur'a sürgün edilir. Ninlil, Enlil'in peşinden ölüler diyarına gider; burada Enlil, "kapının adamı"nın kılığına girer. Ninlil, Enlil'in nereye gittiğini sorar ancak "kapının adamı" biçimine girmiş Enlil, nerede olduğunu söylemeyi reddeder. Bunun üzerine Ninlil ona, Enlil'in onun kralı ve kendisinin kraliçesi olduğunu hatırlatır. Daha sonra, hâlâ "kapının adamı" kılığında olan Enlil, Ninlil ile beraber olur. Bu beraberliğin sonucunda Ninlil, ölüler diyarının kralı olarak bilinen Nergal'e gebe kalır. Aynı durum tekrarlanır, ancak bu kez Enlil bunun yerine "insan-yutan ırmak, ölüler diyarı ırmağının adamı" kılığındadır; Enlil, Ninlil'i bir kez daha baştan çıkarır ve onu tanrı Ninazu'ya gebe bırakır. Son olarak Enlil, "kayıkçı adam"ın yerine geçer, Ninlil'i bir kez daha baştan çıkarır ve onu "kanal müfettişi" Enbilulu'ya gebe bırakır.

Enlil'in Ninlil'i çeşitli kılıklarda baştan çıkarması, ay tanrısı Nanna'nın yanı sıra çeşitli yeraltı tanrılarının kökenlerini açıklamayı amaçlayan jenealojik mitlerdir. Ancak, Enlil ve Ninlil'in ergenlikten yetişkinliğe geçişlerini anlatan bir reşit olma öyküsü olarak da görülebilir. Öyküde aynı zamanda Ninlil'in, Enlil'in eşi olarak nasıl bir konuma sahip olduğu da açıklanır; şiirde Ninlil "kapının adamı"na, "Enlil senin kralın, ama ben de kraliçenim." demektedir. Öykü, aynı zamanda tarihsel açıdan da önemlidir; eğer doğru olarak yorumlanmışsa, şiir, bir tanrının başkalaşımının bilinen ilk örneğini vermektedir.

Tufan efsanesi

Tufan öyküsünün Sümer versiyonunda, öykünün başlangıcını kaydeden tabletin bir kısmı yok olduğu için tufanın nedenleri belirsizdir. Her nasılsa, Ziusudra olarak bilinen bir ölümlü, muhtemelen tanrı Enki'nin yardımıyla tufandan sağ çıkmayı başarır. Tablet, tufanın ortasında bir noktada başlar. Yedi gün, yedi gece boyunca tufan ülkeyi kasıp kavurur. Ardından, güneş tanrısı Utu ortaya çıkar. Ziusudra geminin bir penceresini açar ve Utu'nun önünde yerlere kapanır. Daha sonra, Utu'nun şerefine bir öküz ve bir koyun kurban eder. Bu noktada yine metnin büyük bir parçası kırıktır. Metin yeniden okunur hâle geldiğinde Ziusudra'nın ölümsüzleştirilmesi betimlenir.

Gılgamış Destanı'nın daha sonra kaydedilen Akad versiyonundaki Tufan öyküsünde, Enlil Tufan'ın müsebbibidir. Enlil'in insanların kitlesel olarak yaptığı gürültüye çok kızdığı, insanların onu uyutmadığı, bu nedenle insanların tümünü dünya üzerinden silmeye kalkıştığı anlatılır. Öykünün bu versiyonunda kahraman, Enki'nin Babil'deki karşılığı, Ea tarafından tufanın yaklaştığı konusunda önceden uyarılan Utnapiştim'dir. Tufan yedi gün boyunca sürer, bittiğinde -insanlığın yok oluşuna yas tutan- İştar, Utnapiştim'e Enlil'in bir daha böyle bir tufana neden olmayacağı konusunda söz verir. Enlil, Utnapiştim ve ailesinin hayatta kaldığını görünce çok öfkelenir, ancak Ea insanlık lehine konuşur; ona göre Enlil, tufan göndermek yerine vahşi hayvanlar, kıtlık veya salgın hastalıklar vasıtasıyla insanlığın fazla nüfus sorunu çözebilirdi. Ardından Enlil gemiye gider, Utnapiştim'i ve karısını önünde diz çöktürür. Böylece Enlil, tanrılara olan sadakatinin bir ödülü olarak Utnapiştim'e ölümsüzlük bahşeder.

Baş tanrı ve uzlaştırıcı

Kötü ... bitkilerin başını o ezer,

Köklerini çeker çıkarır, başlarını koparır,
... bitkileri kazma kurtarır,
Kazmanın yazgısını Enlil baba belirledi,
Kazma yüceltildi.

Kazmanın Yaratılışı, çev. Samuel Noah Kramer

Erken Hanedan Dönemi'ne (y. MÖ 2900-2350) ait yaklaşık 108 satırlık bir şiirde, Enlil'in kazmayı yaratışı anlatılır. Kazma, Sümerlerde önemli bir tarım aletidir. Enlil, kazmayı yaratır ve kazmanın yazgısını belirler. Şiirde, kazmanın kendisi altından, başı lacivert taşından ve dişiyse öküz boynuzu gibidir. Şiirde belirtildiğine göre bu alet; şehirler inşa eder, krala boyun eğmeyen evi boyun eğdirir ve kötü otları temizler. Enlil'in ağaçları ve tarımı var eden olduğuna inanılmıştır.

"Enlil Çiftçi Tanrıyı Seçer" adlı Sümer şiirinde, "ülkeye bolluk ve refahı getirmeyi" aklına koyan Enlil, biri çoban ve biri çiftçi olan Emeş ve Enten kardeşleri yaratır. İki kardeşin arasında şiddetli bir kavga çıkar ve sonunda Emeş, Enten'in "tanrıların çiftçisi" olma iddiasına meydan okur. Kardeşler, Enlil'in önünde durumlarını ifade ettikleri Nippur'a giderler. Enlil'in huzuruna çıkarlar, Enten lehine karar verilir ve anlaşmazlık uzlaşmayla sonuçlanır. Bu mit, Kutsal Kitap'taki Habil ve Kabil öyküsünün günümüze ulaşmış en yakın Sümer versiyonudur, ancak cinayetle değil uzlaşmayla sonuçlanması bakımından farklıdır.

Ninurta efsaneleri

Ninurta, Enlil tapınağından Kader Tableti'ni çalmış olan Anzû'yu yıldırımlarıyla takip ederken (Austen Henry Layard, Monuments of Nineveh, 2. seri, 1853)

Sümer şiiri Lugale'de Enlil, oğlu tanrı Ninurta'ya demon Asag'ı nasıl ödüreceği konusunda yardımcı olur. Bu öğüt Ninurta'ya, tanrılar diyarına Enlil'den öğüt almak üzere gönderilen, Ninurta'nın sihirli gürzü Şarur tarafından iletilir.

Eski, Orta ve Geç Babil'deki Anzû ve Kader Tableti mitlerinde Anzû, dev ve azman bir kuştur. Enlil'e ihanet eder ve Enlil'e yetki veren kutsal bir kil tablet olan Kader Tableti'ni Enlil banyo yapmaya hazırlanırken çalar. Nehirler kurur ve tanrılar güçlerinden arındırılır. Tanrıların Anzû'yu yenmesi için gönderdiği Adad, Gerra ve Şara başarısız olur. Nihayetinde tanrı Ea, Enlil'in oğlu Ninurta'nın gönderilmesini tanrılara önerir. Neticede Ninurta, Anzû'yu alt eder ve Kader Tableti'ni babasına iade eder. Ödül olarak Ninurta'ya tanrılar meclisinde önemli bir yer verilir.

Tanrılar savaşı

Yeni Asur İmparatorluğu dönemine (MÖ 911-612) ait ağır hasarlı bir metinde Marduk, Anunnaki'den oluşan ordusunu kutsal Nippur kentine doğru yönlendirir ve kargaşaya sebep olur. Bu kargaşa, bir sele neden olur ki bu da yerleşik Nippur tanrılarını Eşumeşa tapınağında Ninurta'ya sığınmasına mecbur bırakır. Enlil, Marduk'un haddini aşmasına öfkelenerek Eşumeşa'nın tanrılarına Marduk ile diğer Anunnaki'yi tutsak almalarını emreder. Anunnaki yakalanır ancak Marduk, Muşteşirhablim'i Eşumeşa tanrılarına isyan etmek için görevlendirir ve habercisi Neretagmil'i okuryazarlık tanrısı Nabu'yu uyarması için gönderir. Eşumeşa tanrıları Nabu'nun konuşmasını duyduğunda onu aramak için tapınaklarından çıkar. Marduk, Eşumeşa tanrılarını yener ve Enlil'in de aralarında bulunduğu 360 tanesini savaş esiri olarak ele geçirir. Enlil, Eşumeşa tanrılarının masum olduğunu iddia eder bundan ötürü Marduk, onları Anunnaki'nin önünde yargılar. Metin, Damkianna'dan (Ninhursag'ın başka bir adı) tanrılara ve insanlığa bir uyarısı ile biter, Anunnaki ile Eşumeşa tanrıları arasındaki savaşın tekrar edilmemesini temenni eder.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

Özel

  1. ^ a b Halloran 2006.
  2. ^ a b Holland 2009, s. 114.
  3. ^ a b Nemet-Nejat 1998, s. 182.
  4. ^ Coleman 2007, s. 335.
  5. ^ Kramer 1983, ss. 115-121.
  6. ^ Stone, Adam. "Enlil/Ellil (god)". Ancient Mesopotamian Gods and Goddesses (İngilizce). Oracc and the UK Higher Education Academy. 17 Aralık 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Aralık 2020. 
  7. ^ Wang, Xianhua. The Metamorphosis of Enlil in Early Mesopotamia (İngilizce). ss. 6-22. 12 Nisan 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Aralık 2020. 
  8. ^ Jacobsen, Thorkild (1989). "The líl of En-líl". Berens, H.; Loding, D. M.; Roth, M. T. (Ed.). DUMU-É-DUB-BA-A: Studies in Honor of Åke W. Sjöberg (İngilizce). University of Pennsylvania Museum of Archaeology and Anthropology. ss. 267-276. ISBN 978-0934718981. 
  9. ^ a b Çığ 2013, s. 53.
  10. ^ a b Leick 2019, s. 197.
  11. ^ Michalowski, Piotr (1998). "The unbearable lightness of Enlil". Prosecký, J. (Ed.). Intellectual Life of the Ancient Near East (İngilizce). The Oriental Institute of the Academy of Sciences of the Czech Republic. s. 240. 
  12. ^ van der Toorn, Becking & Willem 1999.
  13. ^ Steinkeller, Piotr (1999). "On Rulers, Priests, and Sacred Marriage: Tracing the Evolution of Early Sumerian Kingship". Watanabe, K. (Ed.). Priests and Officials in the Ancient Near East (İngilizce). s. 114, n. 36. 
  14. ^ a b c d e f g h i Marcus & Pettinato 2005, s. 2799.
  15. ^ Çığ 2013, s. 194.
  16. ^ Hallo 1996, ss. 231-234.
  17. ^ Black & Green 2003, s. 70 ve 74.
  18. ^ a b c d Black & Green 2003, s. 70.
  19. ^ Black & Green 2003, s. 130.
  20. ^ a b Kramer 2002, s. 165.
  21. ^ a b c d e f Janzen 2004, s. 247.
  22. ^ a b c Black & Green 2003, s. 197.
  23. ^ a b c Nemet-Nejat 1998, s. 186.
  24. ^ a b Nemet-Nejat 1998, ss. 186-187.
  25. ^ Nemet-Nejat 1998, ss. 186-188.
  26. ^ a b Black & Green 2003, s. 140.
  27. ^ Kramer 2002, s. 160.
  28. ^ a b c d e f g Black & Green 2003, s. 74.
  29. ^ a b Kramer 2002, ss. 163-164.
  30. ^ Kramer 2002, s. 163.
  31. ^ Kramer 2002, ss. 160-161.
  32. ^ Grottanelli & Mander 2005, s. 5,162a..
  33. ^ a b Kramer 2002, s. 161.
  34. ^ Littleton 2005, ss. 480-482.
  35. ^ a b Littleton 2005, s. 482.
  36. ^ a b Schneider 2011, s. 58.
  37. ^ Kramer 2002, ss. 159-160.
  38. ^ a b Schneider 2011, ss. 58-59.
  39. ^ a b c d Schneider 2011, s. 59.
  40. ^ a b Coleman & Davidson 2015, s. 108.
  41. ^ a b Archi 1990, s. 114.
  42. ^ a b Narçın 2010, s. 120.
  43. ^ Narçın 2010, s. 122.
  44. ^ Black & Green 2003, s. 41.
  45. ^ Black & Green 2003, s. 40.
  46. ^ a b c Black & Green 2003, s. 52.
  47. ^ Black & Green 2003, s. 199.
  48. ^ Nemet-Nejat 1998, ss. 185.
  49. ^ McEvilley 2002, ss. 171-172.
  50. ^ Röllig 1971, ss. 499-500.
  51. ^ Tsumura 2005, s. 134.
  52. ^ Delaporte 1996, s. 137.
  53. ^ a b c Nemet-Nejat 1998, s. 203.
  54. ^ Kramer 2002, ss. 159-164.
  55. ^ a b Rogers 1998, s. 13.
  56. ^ Levenda 2008, s. 29.
  57. ^ Levenda 2008, ss. 29-30.
  58. ^ Kramer 1999, ss. 66-69.
  59. ^ a b Kramer 1999, ss. 81-83.
  60. ^ a b Kramer 1999, s. 83.
  61. ^ a b c Kramer 1999, s. 88.
  62. ^ a b c Jacobsen 1946, ss. 128-152.
  63. ^ Kramer 1999, s. 89.
  64. ^ a b Kramer 1999, ss. 90-93.
  65. ^ Kramer 1999, s. 92.
  66. ^ Kramer 1999, s. 93.
  67. ^ Black, Cunningham & Robson 2006, s. 106.
  68. ^ Leick 2013, s. 66.
  69. ^ Leick 2013, s. 67.
  70. ^ Kramer 1999, s. 173.
  71. ^ a b Kramer 1999, ss. 173-174.
  72. ^ a b c d e f Kramer 1999, s. 174.
  73. ^ Dalley 1989, s. 109.
  74. ^ Dalley 1989, ss. 109-111.
  75. ^ Dalley 1989, ss. 109-110.
  76. ^ Dalley 1989, s. 113.
  77. ^ Dalley 1989, ss. 114-115.
  78. ^ a b Çığ 2008, s. 37.
  79. ^ Dalley 1989, s. 115.
  80. ^ a b Dalley 1989, ss. 115-116.
  81. ^ Çığ 2008, s. 38.
  82. ^ Dalley 1989, s. 116.
  83. ^ a b Kramer 1999, s. 104.
  84. ^ Kramer 1999, ss. 102-104.
  85. ^ a b Green 2003, s. 37.
  86. ^ Hooke 2002.
  87. ^ a b Kramer 1999, s. 103.
  88. ^ Çığ 2013, s. 64.
  89. ^ a b Çığ 2013, s. 65.
  90. ^ Çığ 2013, s. 55.
  91. ^ a b Kramer 1999, s. 98.
  92. ^ a b c Kramer 1999, s. 99.
  93. ^ Kramer 1999, ss. 100-102.
  94. ^ a b Penglase 1994, s. 68.
  95. ^ Leick 1991, s. 9.
  96. ^ Black & Green 2003, s. 122.
  97. ^ Leick 1991, ss. 9-10.
  98. ^ a b c d e f Leick 1991, s. 10.
  99. ^ a b c d Oshima 2010, s. 145.
  100. ^ a b Oshima 2010, ss. 145-146.
  101. ^ a b c d e Oshima 2010, s. 146.

Genel

Dış bağlantılar