Bu yazıda Göz çukuru'in büyüleyici dünyasına gireceğiz. Tarih boyunca Göz çukuru toplumda temel bir rol oynamış ve insanların hayatlarını çeşitli şekillerde etkilemiştir. Göz çukuru, başlangıcından günümüze kadar hayranlık uyandıran, araştırılan ve tartışılan bir konu olmuştur; bu konu hakkındaki anlayışımızı zenginleştiren sonsuz fikir ve bakış açıları üretmiştir. Bu derinlemesine ve ayrıntılı analiz aracılığıyla, Göz çukuru'in en alakalı yönlerini keşfedecek, tarihsel önemini, çağdaş sonuçlarını ve bizim için taşıdığı gelecek perspektiflerini derinlemesine inceleyeceğiz. Göz çukuru hakkında bir keşif ve bilgi yolculuğuna çıkmaya hazır olun!

Göz çukuru veya orbita, anatomide gözün ve uzantılarının bulunduğu kafatasının boşluğu veya soketidir. "Orbit", kemik soketi [1] ifade etmek için veya içindekileri belirtmek için kullanılabilir.[2] Yetişkin insanda yörüngenin hacmi 30 mililitre (1,06 imp fl oz; 1,01 US fl oz), göz 65 mililitre (2,3 imp fl oz; 2,2 US fl oz) dir.[3] Göz çukurunun içeriği göz ihtiva orbital ve retrobulber fasya, ektraoküler kaslar, II, III, IV, V ve VI numaralı kranyal sinirler, kan damarları, yağ, gözyaşı bezi, kesesi ve kanalı, göz kapakları, orta ve yanal palpebral bağlar, kontrol bağları, suspensor bağ, septum, siliyer ganglion ve kısa siliyer sinirlerdir.
Orbitalar, yüzün orta hattına açılan ve başa doğru bakan konik veya dört kenarlı piramidal boşluklardır. Her birinin bir taban, bir tepe ve dört duvarı vardır.[4]

Yüze açılan taban, yani orbital marj, dört sınıra sahiptir. Aşağıdaki kemikler bunların oluşumunda yer alır:
Göz çukuru gözü tutar ve korur.
Göz hareketleri altı ayrı ekstraoküler kas tarafından kontrol edilir.Bunlar üst, alt, medial ve lateral rektus kasları ve ayrıca bir üst ve bir alt oblik kastır. Üst oftalmik ven, çevredeki kas sisteminden oksijensiz kanı tahliye eden ve orbita kanalının üst kenarı boyunca uzanan sigmoidal bir damardır. Oftalmik arter, büyük iç karotis enfarktüsü durumunda beyne kollateral olarak giden kan kaynağı olduğu için orbitada çok önemli bir yapıdır; çünkü bu, Willis çemberine giden bir yoldur. Ek olarak, optik siniri yani II numaralı kraniyal siniri içeren ve tamamen sfenoid kemiğin küçük kanadı tarafından oluşturulan ve optik dikme ile supraorbital fissürden ayrılan optik kanal vardır. Bu yapılardan herhangi birinin enfeksiyon kapması, travma veya neoplazm ile yaralanması geçici veya kalıcı görme bozukluğuna ve hatta derhal düzeltilmezse körlüğe sebep olabilir.Orbitalar ayrıca gözü mekanik yaralanmalardan korur.[4]
Göz çukurunu çevreleyen fasya yumuşak dönüşlere izin verir ve göz çukurunun içeriğini korur. Oküler kürenin arkasında aşırı doku birikirse, göz çıkıntı yapabilir veya ekzoftalmi görülebilir.[4]

Orbitanın süperotemporalinde yer alan gözyaşı bezinin büyümesi, gözün aşağı ve mediale (lakrimal bezin konumunun zıttı yönde) çıkıntı yapmasına neden olur. Gözyaşı bezi iltihaptan (ör. Sarkoid) veya neoplazmadan (ör. Lenfoma veya adenoid kistik karsinom) ötürü genişleyebilir.
Yatay rektus kaslarının oluşturduğu koni içindeki tümörler (örneğin, optik sinirin gliomu ve menenjiomu), gözün eksenel çıkıntısını üretir.Yani öne doğru şişkinlik görülür.
Graves hastalığı, rektus kaslarında hücre dışı matriks proteinlerinin birikmesi ve fibrozis oluşması nedeniyle Graves oftalmopatisi olarak da bilinen gözün eksenel çıkıntısına da sebep olabilir. Graves oftalmopatisinin gelişimi tiroit aktivitesinden bağımsız olabilir.[5]