Kavvali

Günümüz dünyasında Kavvali büyük ilgi ve tartışmalara yol açan bir konudur. Tarihsel önemi, toplum üzerindeki etkisi veya kişisel düzeydeki etkisi nedeniyle Kavvali gözden kaçmayan bir konudur. Yıllar geçtikçe çelişkili görüşlere yol açmış ve çok sayıda çalışma ve incelemeye konu olmuştur. Bu makalede, Kavvali ile ilgili farklı yönleri inceleyeceğiz, önemini, sonuçlarını ve etrafında var olan çeşitli bakış açılarını analiz edeceğiz. Popüler kültüre etkisinden akademik alandaki önemine kadar Kavvali şüphesiz günümüzde büyük önem taşıyan bir konu olarak duruyor.

Kavvali, Hint Çişti sufilerinin müziği. Yaklaşık 700 yıllık bir geleneğe dayanır. Önceleri günümüz Hindistan ve Pakistan topraklarındaki tekkelerde çalınmakta iken daha sonra uluslararası ilgi gördü. Özellikle Nusret Fatih Ali Han'ın farklı milletlerden müzisyenlerle gerçekleştirdiği çalışmaları, kavvali müziğin ün kazanmasını sağladı. Dinleyiciler ve müzisyenlerin kavvali çalınırken bir tür vecd durumunda geçtiği, kendilerini Tanrı ile bir hissettikleri söylenir.

Kavvali, 13. yüzyılda Emir Hüsrev Dehlevi tarafından İran ve Güney Asya müzik geleneklerinin birleştirilmesiyle, Hindustani klasik müzik geleneğiyle birlikte ortaya çıkmıştır. Mevlana'nın Anadolu'ya getirdiği Sema müziğiyle bazı benzerlikler taşır.

Kavvali müzik genelde ikiye ayrılır: Hamd veya menkibat denilen dini müzik ve gazel denilen, aşk ve şarap gibi din dışı konuları ele alan müzik.

Bir kavvali topluluğu genellikle dokuz kişiden oluşur: Harmonium çalan iki ana şarkıcı, nakaratları söyleyen ve el çırparak tempo tutan beş şarkıcı, bir tabla çalıcı ve bir tamburcu. Şarkılar on beş dakika kadar sürer.

Kaynakça

  1. ^ "EMİR HÜSREV DEHLEVÎ". www.edebiyatkultur.com. 18 Ekim 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Ocak 2015.