Kayseri Ulu Camii

Bugün son on yılda pek çok kişinin dikkatini çeken bir konu olan Kayseri Ulu Camii hakkında konuşacağız. Kayseri Ulu Camii ortaya çıkışından bu yana bilimden popüler kültüre kadar farklı alanlarda büyük ilgi uyandırdı. Bu makalede Kayseri Ulu Camii'in toplum üzerindeki etkisinden konuyla ilgili en son araştırmalara kadar farklı yönlerini inceleyeceğiz. Kayseri Ulu Camii'in zaman içinde nasıl geliştiğini ve insanları farklı şekillerde nasıl etkilediğini keşfedeceğiz. Ek olarak, Kayseri Ulu Camii etrafında ortaya çıkan bazı ihtilafları ve tartışmaları ve bu tartışmaların konuya ilişkin anlayışımızı nasıl şekillendirdiğini inceleyeceğiz. Özetle, bu makale Kayseri Ulu Camii'e kapsamlı ve geniş bir genel bakış sunarak okuyuculara bu büyüleyici konu hakkında sağlam ve güncel bir anlayış sunacaktır.

Kayseri Ulu Camii
Harita
Temel bilgiler
Koordinatlar38°43′12″K 35°29′09″D / 38.72000°K 35.48583°D / 38.72000; 35.48583
İnançİslam
MezhepSünni İslam
Mimari
Mimari türSelçuklu mimarisi
İnşaat başlangıcı1134
Tamamlanma1143
Özellikler
Genişlik27 m
Kubbe sayısı2
Minare sayısı1

Kayseri Ulu Camii (Sultan Camisi veya Cami-i Kebir adlarıyla da bilinir), Türkiye'nin Kayseri ilinde şehir merkezinde bulunan, 12. yüzyılın ortalarına doğru inşa edilmiş camidir.

Yapıldığı dönemde Kayseri'deki en büyük yapı idi. Derinlemesine yönelen plan tipinde inşa edilen cami, bu plan tipinin Anadolu’daki en eski örneklerindendir. Kıble duvarının arkasındaki türbenin Melik Mehmet Gazi'ye ait olduğu düşünülür.

Geçmişi

Caminin kesin yapılış tarihi bilinmez; genellikle Danişmendli Emîri Melik Mehmed Gazi’nin hükümdarlığı sırasında yapıldığı belirtilir; ancak daha erken döneme tarihlendirenler de bulunur. Günümüzde yıkılmış ve ortadan kalkmış olan medrese ile birlikte külliye hâlinde inşa edilmiştir.

Yapı, 1206'da onarım görmüştür. Kuzey cephede, kapının sol üst köşesinde bulunan kitabede yapının Türkiye Selçuklu sultanı I. Gıyaseddin Keyhüsrev devrinde onarım gördüğü bildirilir. Kitabede şunlar yazılıdır: Bu cami, Kılıçaslan oğlu, büyük Sultan Keyhusrev devrinde - Allah onun yardımını yüceltsin- H.602/M.1206 yılında Yağıbasanoğlu, Muzaffereddin Mahmud tarafından onarılmıştır. Caminin minaresi bu onarım sırasında yapıya eklenmiştir ve Kayseri'nin en eski minaresidir. Bu onarım sırasında konduğu tahmin edilen rölyefli sahte kündekari tekniğinde yapılmış ahşap kuzey kapı kanatları, günümüzde Ankara Etnografya Müzesi’ndedir.

Cami, Osmanlı döneminde 1716 yılındaki depremde ağır hasar gördü. Kuzey cephedeki kapının üstündeki iki mermer kitabe, bu deprem sonrasında gördüğü onarım hakkında bilgi verir. Kitabelerde, depremde tahrip olan Ulu Cami’nin Matbah-ı Amire Emini Kayserili Hacı Halil Efendi tarafından tamir ettirildiğini belirtilir.

İç görünüm

Cami, Osmanlı döneminde birkaç kez daha tamirat görmüştür. Beyaz mermer mihrap, 1837 yılında Kayseri naibi Nuri Efendi tarafından camiye eklenmiştir.

Mimari özellikleri

Ortada küçük bir avlu ve mihrap önü kubbesiyle tamamlanan uzunlamasına bir yapıdır. Caminin planı ve cephe düzenlemesi, Anadolu Selçuklu mimarisindeki Ulu Cami geleneğini yansıtır. Orijinalde açıklık olarak bırakılan orta bölüm, sonradan kubbe ile kapatılmıştır. Doğu, Batı ve kuzey cephelerinin ortasında birer kapı bulunur. Harim, mihraba paralel sekiz sahından oluşur. Sahınları, aralarında devşirme sütunlar üzerine oturan sivri kemerler ayırır. Sütun ve sütun başlıklarının yakın bir Bizans kilisesinden getirildiği sanılır. Yapının ana malzemesi yontu tüf taşıdır.

Minarenin şerefsi altında çini bir yazı kuşağı vardır

Yapıya 1206'daki onarım sırasında eklenmiş olan kare kaideli, silindirik gövdeli minaresi caminin batı girişinin hemen yanındadır. Kapının yanındaki merdivenlerden cami damına çıkılıp buradaki bir kapıdan minarenin içine girilmektedir. Minare, yukarı doğru giderek daralır, bir noktadan sonra düz devam eder. Kaidesi taştan, gövdesi şerefeye kadar tuğladandır. Şerefesinin üstündeki petek bölümü, depremde yıkıldıktan sonra yontu taştan yapılmıştır. Şerefe altına çini üzerine kufî yazıyla yazılmış Ayet-el Kursi, geniş bir kuşak içine yerleştirilmiştir.

Çevresindeki yapılar

Caminin kuzeyinde Osmanlı Sultanı III. Ahmed zamanında, Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa tarafından yaptırılmış bir ticaret yapısı olan Vezir Han yer alır. Kuzeydoğu cephesinde, Ulu Cami ile Vezir Han arasında dar bir geçit bulunur.

Caminin güneydoğu cephesine, 19. yüzyılda yapılmış Raşit Efendi Kütüphanesi bitiştirilmiştir. Geçmişte bu kütüphaneye caminin içindeki bir kapıdan geçilerek girilmekteydi; kütüphanenin doğusunda ise Mahkeme Hanı adlı yapı vardı. Ulu Cami’nin güney cephesine bitişik Melikgazi Medresesi'nden günümüze, sadece Cami'nin kıble duvarına bitişik türbe gelmiştir. Türbenin "Kayserifatihi" diye anılan Melik Mehmet Gazi'ye ait olduğu tahmin edilir.

Çeşmesi

Caminin doğusunda, Vezirhan’ın güney duvarına bitişik olarak yapılmış çeşmenin 18. yüzyılın başlarında inşa edildiği düşünülür. Çeşme, geniş bir revak altında zeminden yükseltilen platform üzerinde bulunan abdest musluklarından oluşur. Muslukların her biri, yekpare taştan yapılmış 12 sütunun birbirine yuvarlak kemerlerle bağlanması ile oluşmuş kare mekanlardadır.

Görseller

Kaynakça

  1. ^ a b c d Cömert, Hüseyin. "Camii-i Kebir" (PDF). Kayseri Ansiklopedisi. 26 Nisan 2018 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. 
  2. ^ a b "Ulu Cami ve Çeşmesi". Kayseri Belediyesi. 27 Nisan 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Temmuz 2020. 
  3. ^ "Cami Kebir (Ulu Cami)". Kayseri Valiliği. 2 Eylül 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Temmuz 2020. 
  4. ^ a b c "Kayseri Ulu Cami". Okuryazarım.com. 10 Ocak 2017. 13 Mayıs 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Kasım 2022. 
  5. ^ "www.kayseriden.biz :: Melik Mehmet Gazi". kayseriden.biz. 3 Mayıs 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Kasım 2022. 

Dış bağlantılar