Mahya

Bugün Mahya toplum için büyük önem taşıyan ve ilgi duyulan bir konudur. Zaman ilerledikçe Mahya'i farklı açılardan anlamak ve analiz etmek giderek daha önemli hale geldi. Bu makalede, Mahya dünyasını derinlemesine inceleyerek onun etkilerini, etkisini ve olası çözümlerini inceleyeceğiz. Kapsamlı ve ayrıntılı bir analiz yoluyla, günlük yaşamın çeşitli alanlarında şüphesiz öncesine ve sonrasına işaret edecek bu konunun küresel ve eksiksiz bir vizyonunu sunmayı amaçlıyoruz.

Sultan Ahmet Camisinde bir Mahyâ:
Sevelim sevilelim (Yunus Emre)
(İstanbul 13. Ekim 2006)

Mahyâ, özellikle Ramazan ayında birden fazla minaresi olan camilerin iki minaresi arasına konulan ışıklı yazı. Osmanlılar döneminde yağ kandilleri ile yapılan mahyalar, günümüzde elektrik ampulleri ile yapılmaktadır.

Mahyacılık

Ramazan aylarında camilerin minareleri arasına gerilen ışıklı yazı şeritlerine mahya, bu yazıları hazırlayan sanatçıya da mahyacı denir.
Eskiden mahyacılık, büyük bir ustalık isteyen gerçek bir sanat dalıydı. Bu alanda yetişmiş büyük ustalar, yerlerini alacak olan çıraklara işin bütün inceliklerini öğretirlerdi. Mahya kurmak için, caminin en az iki minareli olması gerekir. Eskiden böyle büyük camilerde, iki minare arasına ip veya teller gerilir, mahya ustası da, genellikle zeytinyağ doldurulmuş kandilleri veya mumlu fenerleri ipin üzerine dizerek istediği dinî yazıyı yazar, hatta resimler yapardı. Bütün ramazan boyu bu kandiller, rüzgâra rağmen geceleri pırıl pırıl yanardı. Camilerin elektrikle aydınlatılmaya başlamasından sonra, mahyacılık kolaylaştı ve ayrı bir sanat olmaktan çıktı. Kandil yerine renkli elektrik ampulleriyle ve yeni yazıyla mahya kurma geleneği bugün hâlâ sürdürülüyor.

Kaynakça

  1. ^ "Arşivlenmiş kopya". 4 Mayıs 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Ocak 2020.