Subkütan enjeksiyon

Bu yazımızda Subkütan enjeksiyon'in heyecan verici dünyasını keşfedeceğiz. İster alanında uzman olun ister sadece bu konu hakkında bilgi arıyor olun, bilmeniz gereken her şeyi burada bulacaksınız. Kökeninden toplum üzerindeki mevcut etkisine kadar, konuyla ilgili farklı bakış açıları ve görüşler aracılığıyla Subkütan enjeksiyon'in ilgili her yönünü derinlemesine analiz edeceğiz. Kendinizi büyüleyici bir yolculuğa kaptırmaya ve Subkütan enjeksiyon'i çevreleyen tüm sırları ve merakları keşfetmeye hazır olun.

İnsülin pompası ile deri altına enjeksiyon.

Subkütan enjeksiyon (SC), "deri altı enjeksiyon" olarak da bilinmektedir. Parenteral yol ile ilaç uygulama metotlarından biri olan subkütan enjeksiyon, dermis tabakası altındaki gevşek bağ dokusuna (adipoz doku) içerisine ilaç verme yöntemidir. Subkütan (deri altı) doku, dermis ve kas tabakası arasında yer almaktadır. Deri altı dokusu kan damarları açısından zengin olmadığından ilaç emilimi intra müsküler enjeksiyona göre daha yavaş, intra dermal ve oral yoldan daha hızlıdır. İlaç emilimi kapiller yolu ile olmaktadır. Yavaş ve düzenli emilimi istenilen birçok ilaç bu yolla uygulanır (bazı aşılar, narkotikler, insülin, heparin ve bazı immünizatörler gibi). Subkütan enjeksiyonda dokunun özelliğine bağlı olarak bazı noktaların göz önünde bulundurulması gerekir. Bu özellikler şunlardır:

  • Subkütan dokuda ağrı reseptörleri daha fazladır. Bu nedenle hasta veya yaralılar için zorlayıcı bir enjeksiyondur. Bir ml'den fazla verilen ilaçlar ağrıya neden olmakla beraber, emilemediğinden doku altında birikerek sert, ağrılı apselerin oluşumuna sebebiyet vermektedir. Zorunlu durumlarda en fazla 2 ml ilaç verilebilir.
  • Subkütan doku, aynı zamanda irritan (tahriş edici) solüsyonlara karşı da duyarlıdır. Subkütan yolla izotonik, hipotonik ve irritan olmayan, suda eriyebilen ilaçlar az miktarda verilmelidir. Bu ilaçlar, yağ ve bağ dokusundan iyi emilir. İrritan, yapışkan ve hipertonik ilaçlar, kimyasal etkileri nedeni ile cilt altı dokusunu tahriş ederek ilaç emilimini engeller. Böylece steril apse oluşturur. Bu apseler, doku nekrozuna neden olabilmektedir. Ayrıca ilacın deri altı dokuya verildiğinden emin olunmalıdır. Şayet ilaç yanlışlıkla kas dokusuna verilirse ilacın emilimi istenilenden daha hızlı olur. Bundan dolayı kas içine uygulama yalnızca dolaşımı yeterli olan hastalarda uygulanmaktadır. Bu nedenle enjeksiyon için seçilen iğnenin uzunluğu ve dokuya giriş açısı da önemlidir.
  • Heparin gibi ilaçların SC enjeksiyon yöntemi ile uygulanması sırasında hava kilidi tekniği uygulanır. Heparin uygulamalarında hava kilidi tekniği kullanırken iğne açısı 90° olmalıdır. Kan kontrolü için enjektörün pistonu geri çekilmemeli (Piston, ilaç uygulamasından sonra kilitlenir ve geriye çekilemez) ve enjeksiyon bitiminden sonra masaj yapılmamalıdır.

Subkütan enjeksiyon uygulanan bölgeler

Subkütan doku, vücudun her tarafını sardığı için birçok bölgeden bu enjeksiyon yapılabilir. En çok uygulanan bölgeler arasında:

  • Üst kolun dış (lateral) yan yüzü,
  • Uyluğun ön yan yüzü (laterofemoral),
  • Sırtta skapula altı,
  • Dorsogluteal bölgenin üzeri,
  • Karın (abdominal) bölge,
bulunmaktadır.

Kaynakça

  1. ^ MEB (2011). "Deri Tabakalarına İlaç Uygulama modülü" (PDF). Ankara. s. 7-8. 7 Nisan 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 3 Nisan 2014. 
  2. ^ Nevin Kuzu (1993). "Subkütan Heparin Enjeksiyonu: Ekimoz, Hematom ve Ağrı Gelişimi Nasıl Önlenir?" (PDF). Sivas. s. 4. 7 Nisan 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 3 Nisan 2014.