Yahudilerin İngiltere'den Sürülmesi (1290)

Günümüz dünyasında Yahudilerin İngiltere'den Sürülmesi (1290) toplumun çeşitli kesimlerinde büyük ilgi uyandıran ve tartışmalara yol açan bir konudur. Ekonomiye etkisinden popüler kültüre etkisine kadar Yahudilerin İngiltere'den Sürülmesi (1290) tartışmaların merkezi haline geldi. 21. yüzyıla girerken, Yahudilerin İngiltere'den Sürülmesi (1290)'in hem bireysel hem de kolektif olarak hayatımızdaki rolünü anlamak ve analiz etmek büyük önem taşıyor. Bu makale, Yahudilerin İngiltere'den Sürülmesi (1290) ile ilgili çeşitli yönleri ve bakış açılarını araştırarak onun günümüz dünyasındaki alaka düzeyine ve kapsamına değinmektedir.

Sürgün Fermanı (ing. Edict of Expulsion), İngiltere Kralı I. Edward tarafından 18 Temmuz 1290'da yayınlanan ve tüm Yahudileri İngiltere Krallığı'ndan sınır dışı eden bir kraliyet kararnamesidir. Edward, ülkedeki tüm ilçe amirlerine Yahudilerin hepsinin Azizler Günü'ne (1 Kasım) kadar sınır dışı edilmesini istedi. Sınır dışı etme fermanı, Orta Çağ'ın geri kalanında yürürlükte kaldı. Söz konusu ferman münferit bir olay değildi, İngiltere'de 200 yıldan fazla bir süredir artan antisemitizmin sadece doruk noktasıydı. Ferman, 350 yıldan fazla bir süre sonra, Protektora Dönemi'nin mimarlarından Oliver Cromwell'in Yahudilerin 1657'de İngiltere'ye yerleşmelerine izin vermesiyle yürürlükten kalktı.

Sürgün fermanından önceki durum

İngiltere'ye Yahudi yerleşimi ilk defa Fatih William döneminde yaşandı. William, 1066'da Rouenli Yahudileri İngiltere'ye davet etti. William bu daveti yüksek ihtimalle feodal vergi ödemelerinin mal üzerinden değil de kraliyet hazinesindeki paralarla ödenmesini istediği için yürürlüğe koydu ve bu amacına ulaşmak için de tüm ülke boyunca kraliyet sikkesinin kullanımını arz edecek bir insan topluluğuna ihtiyaç vardı. Norman İşgali ile beraber William ülkede feodal sistemi kurdu, bu sayede ülkedeki tüm varlıklar resmi olarak kraliyete ait kılındı; sonrasında kral bu geniş arazilerin başına lordlar koydu, ki bu lordlar kral'a karşı sorumluluklara ve yükümlülüklere (askeri ve ekonomik) tabiydi. Lordların altında, lordlarına ve lordlarının yükümlülüklerine bağlı ve yükümlü olan serfler gibi başka tebaalar da vardı. Tüccarlar, Yahudiler gibi sistemde özel bir statüye sahipti. Yahudiler, nüfusun geri kalanının aksine, doğrudan kralın tebaası olarak ilan edildi. Bu, Yahudi nüfusu için ikircikli bir yasal konumdu, çünkü onlar belirli bir lorda bağlı değillerdi, ancak kralın kaprislerine tabiydiler ve bu ya avantajlı ya da dezavantajlı olabilirdi. Ardından gelen her kral, Yahudilere İngiltere'de kalma hakkı veren bir kraliyet tüzüğünü resmen gözden geçirdi. Yahudiler, 1215 tarihli Magna Carta'nın güvencelerinin hiçbirinden yararlanmadılar.

Ekonomik olarak Yahudiler ülkede kilit bir rol oynuyordu. O sıralar Kilise, borç para vererek kar sağlama uygulamasını kesin bir şekilde yasaklamıştı, Avrupa ekonomisindeki bu boşluğu da başka ekonomik sahalardan, söz gelimi hristiyan loncalarının tekelinde olan her türlü sanat ve zanaat işlerinden men edildikleri için yahudiler dolduruyordu. Çünkü Kilise hukuku Yahudilere uygulanamazdı ve yahudi dininin de yahudi ve yahudi olmayanlar arasındaki borç para verme meselesine dair bir yasağı yoktu. Doğrudan tebaası olarak onların benzersiz statüsünden yararlanan Kral ise Yahudi varlıklarını vergilendirme biçiminde ele geçirebilirdi. Parlamentoyu çağırmak zorunda kalmadan, istediği zaman Yahudilere ağır vergiler koyma hakkını da elinde bulunduruyordu.

Yahudilerin şantajcı tefeciler olarak ün kazanması, onları hem Kilise hem de genel halk arasında son derece sevilmeyen insanlar haline getirdi. Avrupa'da Yahudi karşıtı bir tutum yaygınken, Orta Çağ İngiltere'si özellikle Yahudi karşıtıydı. Yahudinin İsa'dan nefret eden şeytani bir figür olarak imajı yaygınlaşmaya başladı ve Gezgin Yahudi hikâyesi ve ritüel cinayet iddiaları gibi mitler İngiltere'nin yanı sıra İskoçya ve Galler'de de ortaya çıktı ve yayıldı.

Sık görülen kan iftirası vakalarında, Yahudilerin çocukları avlayarak kanlarını aldığını ve çocukların kanlarını Fısıh Bayramı'ndan önce mayasız matsa yapmak için kullandıkları söylenirdi. Yahudi karşıtlığı birçok isyana kıvılcım oldu, söz gelimi 1190'da York'ta 100 yahudinin katledilmesi bu isyanlara bir örnektir.

Sürgün

1100'den 1600'e kadar Avrupa'daki Yahudilerin sınır dışı faaliyetlerini gösteren harita

13. yüzyıl ilerledikçe durum Yahudiler için daha da kötüleşti. 1218'de İngiltere Kralı III. Henry, Yahudilerin bir işaret rozeti takmalarını gerektiren Rozet Fermanı'nı ilan etti. Vergilendirme giderek yoğunlaştı. 1219 ile 1272 yılları arasında Yahudilere toplam 200.000 mark, yani çok büyük bir para karşılığında 49 vergi uygulandı. 1222'de Canterbury Başpiskoposu Stephen Langton, Yahudilerin yeni sinagoglar inşa etmelerini, köle sahibi olmalarını veya İngiltere'deki Hristiyanlarla karışmalarını yasaklayan bir dizi yasayı kabul eden Oxford Sinodu'nu (sinod: rahipler meclisi) topladı. III. Henry, 1253'te yahudilerin statülerine dair bir yasayla daha fazla ayrımcılık uyguladı ve rozet takma uygulamasını daha da perçinleştirdi. Yahudilerin çocukları kaçırdığına dair olan hikâyeleri ise doğru olarak kabul etti. Bu arada, kraliyet ailesi ve baronlarıyla, daha düşük soyluların topraklarını temerrüt yoluyla güvence altına almak amacıyla Yahudi borçlarını satın aldı. 1260'lardaki İkinci Baronlar Savaşı'ndaLondra (500 Yahudi öldürüldü), Worcester, Canterbury ve diğer birçok kasaba da dahil olmak üzere büyük şehirlerdeki bu borçların ve Yahudi topluluklarının izlerini yok etmeyi amaçlayan bir dizi pogrom uygulandı.

Sürgüne yönelik ilk büyük adım 1275'te Yahudi statüsüne dair bir mevzuat değişikliğiyle atıldı. Kanun, faizli borç vermeyi yasakladı ve Yahudilere bu yasaya uyum sağlamaları için on beş yıl süre verdi. 1282'de Canterbury Başpiskoposu John Peckham, piskoposluk bölgesindeki tüm sinagogları kapattı.

1287'de Gaskonya Dükalığı'nda Kral Edward, yerel Yahudilerin sınır dışı edilmesini emretti. Tüm mülklerine kraliyet tarafından el konuldu ve Yahudilere ödenecek tüm borçlar Kralın adına devredildi. 1286'nın sonlarında, Papa Honorius IV, York ve Canterbury Başpiskoposlarına, Yahudilerin Hristiyanlarla serbest etkileşim yoluyla İngiltere'deki dini yaşam üzerinde kötü bir etkisi olduğunu iddia eden ve bunu önlemek için harekete geçilmesi gerektiğini emreden özel bir ferman gönderdi. Kilise buna 1287'de Exeter Sinodu ile yanıt verdi, Kilise yasalarını Yahudiler ve Hristiyanlar arasındaki ortaklığa karşı yeniden düzenledi ve Yahudilerin kamu görevlerinde bulunmalarını, Hristiyan hizmetçileri olmasını veya Paskalya sırasında halk içinde görünmelerini yasakladı. Yahudi doktorların da çalışmaları yasaklandı ve 1222 Oxford Sinodu'nun yeni sinagogların inşasını ve Yahudilerin Kiliselere girmesini yasaklayan düzenlemeler yeniden düzenlendi.

1289'da İngiltere'ye döndüğünde, Kral Edward çok ağır borç içindeydi. Ertesi yaz, şövalyelerini yüksek bir vergi koymaları için çağırdı. Vergiyi daha kabul edilebilir kılmak için Edward karşılığında tüm Yahudileri kovmayı teklif etti. Ağır vergiler kabul edildi ve üç gün sonra 18 Temmuz'da Sürgün Fermanı çıkarıldı.

Sınır dışı kararının resmi nedeni, Yahudilerin Yahudilere dair olan ülke kanunlarına uymayı reddetmeleri ve tefeciliğe devam etmeleriydi. Yahudilerin reddinin arkasında yatan bu neden oldukça olasıdır: Çünkü yahudilerin tüzükte talep edilen saygıdeğer mesleklerde yer edinmesi son derece zordu. Sınır dışı etme fermanı geniş çapta popülerleşti ve çok az direnişle karşılandı, bundan dolayı sınır dışı etme işlemleri hızla gerçekleştirildi.[kaynak belirtilmeli]

Her ilçenin şeriflerine, tüm Yahudilerin Azizler Günü'ne kadar İngiltere'yi terk etmeleri gerektiğine dair fermanlar verildi. Yahudilerin taşınabilir eşyalarını yanlarına almalarına izin verildi, ancak büyük çoğunluğun evleri krala devredildi. Birkaç ayrıcalıklı kişinin ayrılmadan önce evlerini satmalarına izin verildi.

Tahminler farklılık gösterse de, o sırada İngiltere'deki Yahudi nüfusu nispeten küçüktü, muhtemelen 2.000 kişiydi. Holinshed's Chronicles'te Fransa'ya giderken Queenborough yakınlarındaki Thames ağzına doğru zengin Yahudiler tarafından kiralanan bir geminin hikâyesini anlatır: Gelgit düşükken, kaptan Yahudileri kendisiyle birlikte bir kumsalda yürümeye ikna etti. Daha sonra gelgit geri gelmeden önce gemiye döndü, Yahudileri boğulmaya terk etti ve mallarıyla birlikte Londra'ya döndü. Denizcilerin birçoğu bu olaya katılımları nedeniyle asılarak infaz edilmiş olsalar da, Holinshed ayrıca kaptanın kral tarafından teşekkür edildiğini ve ödüllendirildiğini de anlatır.

Birçok Yahudi, yasal haklarını garanti altına alan İskoçya, Fransa, Hollanda ve Polonya'ya kadar göç etti.

Ayrıca Bakınız

Kaynakça

  1. ^ "Readmission of Jews to Britain in 1656, BBC". 21 Ocak 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Mayıs 2022. 
  2. ^ Paul Johnson, A History of the Jews, p. 208
  3. ^ a b c d e Jacobs 1903
  4. ^ a b c Glassman 1975.
  5. ^ a b c d e f Rubinstein 1996.
  6. ^ The Economy in Jewish History: New Perspectives on the Interrelationship Between Ethnicity and Economic Life. Berghahn Books. 2010. s. 8. ISBN 9781845459864. 26 Mayıs 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Mayıs 2022. 
  7. ^ Parkes 1976.
  8. ^ "Jewish History 1220-1229". www.jewishhistory.org.il. 15 Temmuz 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  9. ^ a b c d Prestwich 1997
  10. ^ a b c Prestwich 1997.
  11. ^ On the Hebrew calendar, this date was 9 Av (Tisha B'Av) 5050.
  12. ^ Mundill, Robin R. (2002). England's Jewish Solution: Experiment and Expulsion, 1262–1290. Cambridge University Press. p. 27. 0-521-52026-6.
  13. ^ Craik, George Lillie, (1847), "Sketches of Popular Tulmuts", c. Cox, p.21.