Bu yazımızda Brom konusunu geniş ve detaylı bir şekilde ele alacağız. Brom, günümüzde çok sayıda tartışmaya ve çelişkili görüşe yol açan, büyük önem taşıyan bir konudur. Bu doğrultuda, kökeninden mevcut toplum üzerindeki yansımalarına kadar Brom ile ilgili farklı yönleri analiz edeceğiz. Ayrıca okuyucuya bu konuda eksiksiz ve objektif bir vizyon sunmak amacıyla farklı bakış açılarını ve uzman görüşlerini de inceleyeceğiz. Brom'in tüm sırlarını çözeceğimiz bu makaleyi kaçırmayın.
Brom (Br), Antoine Balard tarafından 1826 yılında keşfedilen halojen ametal. Yunanca dışkı gibi koku anlamındaki bromosdan gelmiştir.
Doğada Na, K, Be, Mg bromürler halinde bulunur. Deniz suyunda az miktarda bulunan bromürlere deniz bitkilerinde, bazı maden yataklarında rastlanır. Oda koşullarında koyu kızıl renkli sıvıdır.
Brom, yaygın olarak deniz sularında elde edilen bromürlerin Cl2 ile reaksiyonundan elde edilir.
Diğer bir elde edilişi ise, katı sodyum bromürün sülfürik asit ile reaksiyonu sonucunda elde edilen gaz formdaki HBr’in yine sülfürik asit ile yükseltgenmesi ile gerçekleşir.
Bundan başka, laboratuvarda çeşitli bileşiklerinin bozunması ile veya yan ürün olarak da elde edilmesi mümkündür.
Brom bileşikleri, sanayide ve laboratuvarda geniş kullanım alanına sahiptir.
Elektronegatif yapısı nedeniyle, brom elektropozitif elementlerle kolayca tuz oluşturur. Doğada da en çok alkali ve alkali toprak metallerinin tuzları olarak bulunur.
Brom, elektronegatif yapısı sayesinde organik sentezlerde de kullanılmaktadır.
Moleküler brom oldukça reaktif olduğu için, sıvı hâlde cilde temasından kesinlikle kaçınılmalıdır. Ete temas hâlinde kısa bir süre içinde temas bölgesi tamamen erir ve bölgedeki tüm dokular geri dönüşümsüz olarak kaybolur.
Gaz hâldeki bromun solunmasından kaçınmak gerekir. Solunum sistemini tahriş eder. Ölümcül olabilir.