Medresetü'z-Zehra

Bu makalede, okuyucuya bu konu/kişi/tarih hakkında eksiksiz bir vizyon sağlamak amacıyla Medresetü'z-Zehra geniş ve ayrıntılı bir perspektiften ele alınacaktır. İlgili ve güncel bilgilerin sağlanması amacıyla Medresetü'z-Zehra ile ilgili çeşitli yönler araştırılacaktır. Benzer şekilde, kapsamlı ve zenginleştirici bir Medresetü'z-Zehra vizyonu sunmak amacıyla bunun sonuçları, etkileri ve sonuçları analiz edilecektir. Bu yazı boyunca, Medresetü'z-Zehra hakkında mümkün olduğunca eksiksiz ve çeşitli bir panorama oluşturmak amacıyla farklı yaklaşımlara ve bakış açılarına başvurulacaktır.

Medresetü'z-Zehra yazısı ve Katran ağacı

Medresetü'z-Zehra (Arapçaمدرسة الزهرة) Said Nursî tarafından doğuda İslami ilimleri ve Fen bilimleri'nin birlikte okutulmasını planladığı Üniversite düzeyindeki projenin adıdır.

Said Nursî Van'da Horhor Medresesi'nde talebelerine ders vermekteyken, geleneksel medrese eğitim sistemini yeterli bulmuyor ve bazı yeni metotlar uyguluyordu. Yeni metodunu "Fünun-u cedideyi, ulûm-u medaris ile mezc ve derc" diye özetleyen Said Nursi; Van, Bitlis ve Diyarbakır illerinde fen bilimleriyle İslami ilimlerin birlikte okutulacağı, Doğuda cehaleti ve bilgisizliği ortadan kaldıracak nitelikte, Medresetü'z-Zehra ismini verdiği birkaç üniversitenin yapımı düşüncesini hükûmete iletmek için 1907 yılında İstanbul'a gelir. El-Ezher Üniversitesi'ne kardeş olarak tarif ettiği bu üniversitede "lisân-ı Arabî vâcip, Kürdî câiz, Türkî lâzım kılmak" diye özetlediği Arapça, Kürtçe ve Türkçe olmak üzere üç dilde eğitim yapacağını belirtmektedir.

Said Nursi bu Üniversitenin Müslüman milletlerin menfi ırkçılık fikriyle ayrılmasının engellenmesi için gerekli olduğunu söylemiştir. Bu üniversite, Mısır'daki El-Ezher Üniversitesi'nin bir benzeri gibi düşünülüyordu.

Proje Tarihçesi

İstanbul’da idealindeki üniversite ile ilgili bir dilekçeyi, II. Abdülhamid zamanında padişahın özel kalem dairesi olan Mabeyn-i Hümayun’a sunmuş, ancak Said Nursî'nin bu talebi için hükûmet bir teşebbüste bulunmamıştır. II. Abdülhamid sonrasında, Van gölü kıyısında açmayı planlandığı üniversite için 1911 yılında bizzat kendisi Sultan Reşad ile görüşmüş ve Padişah tarafından 19 bin altın lira tahsis edilmiştir. 1913 yılında bu üniversitenin temelini atmış, fakat I. Dünya Savaşı münasebetiyle bu projenin tamamlanmasına imkân bulanamamıştır.

Daha sonraları TBMM'de 2 Mart 1923 tarihinde Medresetüzzehrâ hakkında kanun teklifi verilmiş, 200 mebusun 163’ünün rey vermesiyle kanun teklifi kabul edilmiş, ancak yine de üniversitenin inşası gerçekleşememiştir.

Kaynakça

  1. ^ "Horhor Medresesi'nin varlığı hakkında". 11 Aralık 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Nisan 2017. 
  2. ^ "Horhor Medresesi". 7 Temmuz 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Nisan 2017. 
  3. ^ a b Münazarat | İfâde-i Merâm ve Uzunca Bir Mâzeret 15 Nisan 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. | s. 30: "Fünun-u cedideyi, ulûm-u medaris ile mezc ve derc; ve lisân-ı Arabî vâcip, Kürdî câiz, Türkî lâzım kılmak."
  4. ^ Zehra Yayıncılık, "Bediüzzaman Said Nursi", zehrayayincilik.com 15 Nisan 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (erişim: 14.04.2017)
  5. ^ Abdurrahman Nursi, Bediüzzaman’ın Hayatı, 1993, s. 45
  6. ^ Emirdağ Lahikası
  7. ^ "Arşivlenmiş kopya". 13 Temmuz 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Temmuz 2015. 
  8. ^ http://www.radikal.com.tr/yazarlar/oral_calislar/said_i_nursi_ataturk_ve_vana_universite-1113904 20 Temmuz 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi..
  9. ^ "Arşivlenmiş kopya". 1 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Şubat 2016.