Günümüz dünyasında Zahid Gilani hala güncel bir konudur ve birçok kişinin ilgisini çekmektedir. Toplum üzerindeki etkisi, tarihteki önemi, popüler kültür üzerindeki etkisi veya profesyonel alandaki önemi nedeniyle Zahid Gilani, çeşitli ortamlarda çalışma ve tartışma konusu olmaya devam ediyor. Bu makalede Zahid Gilani ile ilgili farklı yönleri inceleyeceğiz, zaman içindeki gelişimini, farklı alanlardaki etkisini ve geleceğine dair bakış açılarımızı analiz edeceğiz. Kapsamlı bir yaklaşımla, Zahid Gilani'in eksiksiz ve güncel bir görünümünü sunmayı amaçlayarak okuyucuya bu konuyu daha iyi anlama ve değerlendirme fırsatı verir.
Zahid Gilani (Farsça: تاج الدين ابراهيم كردی سنجانی; d. 1216 – ö. 1301) tam adıyla Tâcüddîn İbrahim b. Rûşen Emîr b. Bâbil b. Bîdâr el-Kürdî es-Sencânî Zahidiyye tarikatının şeyhi ve mutasavvıf.
Atalarından Bîdâr (Bündâr) el-Kürdî, Sencân’dan gelerek bölgeye yerleşmiştir. Bu şehrin Merv yakınlarındaki Sencan olması yüksek ihtimaldir. Bu durumda, ataları 11. yüzyılda Horasan’ı Selçuklu istilası yüzünden terk edip Gilan bölgesine yerleşmişlerdir. Kendisi Gîlân (Geylân) eyaletinin Siyâvrud nahiyesinde doğmuştur. Asıl adı Tacüddin İbrahim olup, "Zâhid" lakabıdır.
Şeyh Zahid Gilani, Selçuklu egemenliğinden sonra bölgeye egemen olan, İlhanlı Hükümdarları üzerinde dini saygınlığı dolayısıyla nüfuz sahibi olmuştur. On üçüncü yüzyılın ortasında önde gelen bir dini kişilik olan Şeyh Zahid'in, bugün İran’nin Hazar Denizi kıyısındaki Gilan Eyaletinde, Lahican’da bulunan türbesi hâlen ziyaret edilen ve saygı duyulan bir kutsal mekândır.
Şeyh Tac’ed-Dîn Geylânî'nin tarihi açıdan en önemli öğrencisi, Safevi Devleti’nin (1501-1722) isim babası olan Şeyh Safiyüddin İshak Erdebili’dir (1252-1334). Şeyh Zahid Gilani, kızı Bibi Fatıma’yı Safiyüddin İshak’a vermiştir. Safiyüddin İshak da Tac’ed-Dîn Zâhîd Geylânî’nin ikinci büyük oğluna bir önceki evliliğinden olan kızlarından birini nikâhlayarak akrabalık bağlarını sağlamlaştırmıştır. Süregiden bu tarz evlilikler, her iki soyu neredeyse bir hâline getirdi. Bunu takip eden 170 yıl boyunca Safeviye tarikatı siyâsî ve askerî güç kazandı ve sonunda Safevî Hanedanlığı tesis edilerek gücünün zirvesine ulaştı.
Şeyh Tac’ed-Dîn İbrahim Zâhîd Geylânî'nin tarikâtı olan Zahidiyye, Safiyüddin İshak’ın şeyhliği döneminde getirdiği yorumlar ile artık kendi adı olan Safeviyye adıyla anılır olmuştur. Çiftin oğullarından Sadreddin Musa (1334-1391) yolu ile şeyhliğe sırasıyla Hoca Alaaddin Ali (1391-1429), Şeyh İbrahim (1429-1447), Şeyh Cüneyd (1447-1460) ve Şah İsmail’in babası Şeyh Haydar (1460-1488) geçmiştir.
Şeyh Gilani’nin Zahid’îyye Tarikâtı, öğrencileri aracılıyla, bugün Türkiye’de bilinen Bayram’îyye ve Celvet’îyye Tarikât köklerinin başlangıcı sayılabilir.