Günümüz dünyasında Yesemek Taş Ocağı ve Heykel Atölyesi geniş bir kitlenin ilgisini çeken bir konu haline geldi. İster sağlık, eğitim, teknoloji, politika veya başka herhangi bir alan bağlamında Yesemek Taş Ocağı ve Heykel Atölyesi'den bahsediyor olalım, etkisi ve alaka düzeyi yadsınamaz. Bu makalede, Yesemek Taş Ocağı ve Heykel Atölyesi ile ilgili her şeyi, geçmişi ve evriminden, mevcut ve gelecekteki sonuçlarına kadar ayrıntılı ve derinlemesine inceleyeceğiz. Kapsamlı analiz yoluyla bu konuya ışık tutmayı ve okuyucunun Yesemek Taş Ocağı ve Heykel Atölyesi'in önemini anlamasını ve takdir etmesini sağlayan açık ve objektif bir görünüm sunmayı amaçlıyoruz. Konuyla ilgili bakış açınız veya bilgi düzeyiniz ne olursa olsun, bu makale size Yesemek Taş Ocağı ve Heykel Atölyesi hakkında daha eksiksiz ve zenginleştirici bir anlayış sağlayacaktır.
Yesemek Taş Ocağı ve Heykel Atölyesi, Gaziantep ilinin İslahiye ilçesine bağlı Yesemek mahallesi yakınlarındaki bir açık hava müzesi ve arkeolojik sit alanıdır. Alan Hitit zamanında bir taş ocağıydı, 100.000 m2 alanı ile antik Yakın Doğu'nun bilinen en büyük taş işçiliği atölyesiydi.
Müze, Gaziantep ilinin İslahiye ilçesine bağlı Yesemek köyünün güneyinde 36°53′35″K 36°44′40″D / 36.89306°K 36.74444°D'dadır. Dağlık alanın batı yamaçlarında ve Tahtalı baraj gölünün doğusundadır. Köye 15 kilometre (9,3 mi), İslahiye'ye 23 kilometre (14 mi) ve Gaziantep'e uzaklığı yaklaşık 113 kilometre (70 mi)’dir. Ziyaretçiler siteye Gaziantep, İskenderun veya Antakya'dan gelebilirler.
Kalıntılar kısmen Avusturyalı arkeolog Felix von Luschan tarafından 1890 yılında bölgenin kuzeyindeki Zincirli Höyük'de yaptığı kazılarda ortaya çıkarılmıştır. 1957-1961 yılları arasında Türk arkeolog Uluğ Bahadır Alkım, yaklaşık 200 heykel ortaya çıkararak kazılara devam etti. En son çalışma Anadolu Medeniyetleri Müzesi müdürü İlhan Temizsoy tarafından 1990'larda yapılmış ve yüzlerce objeyi gün ışığına çıkarmıştır. Alan halen Gaziantep Arkeoloji Müzesi tarafından yönetilen bir açık hava müzesidir.
Yapılan kazılarda mimarî yapıların ön cephelerine yerleştirilmek üzere yapımına başlanan başta aslan ve sfenks gibi heykeller ile rölyefler bulunmuştur. Bu kalıntılardan hareketle Atölye'nin kuruluşu MÖ 900-800 yılları arasına tarihlendirilir.
2019 yılında Yesemek'in doğusunda yer alan ve Doğu-Batı istikametinde 3,5 kilometre uzanan tepe üzerinde sur duvarları korunsa da yapımı yarım kalmış bir kentin kalıntıları tespit edildi. Bu keşiften hareketle Atölye'de yapılan eserlerin bu kentin mimarisinde kullanılacağını ancak Hitit İmparatorluğu'nun çöküşü ile birlikte yapımı devam eden kentin de yarım kaldığı ve Yesemek'in kuruluş tarihinin daha eski olduğu anlaşıldı.
Heykel atölyesinin kökeni MÖ 14. yüzyılın ortalarında (MÖ 1344–1322) Hitit imparatoru Büyük Kral I. Şuppiluliuma hükümdarlığı dönemine tarihlenir. Hitit imparatorluğunun sona ermesiyle birlikte taş ocağı ve atölye muhtemelen terk edilmiştir. Geç Hitit küçük krallıkları döneminde, Yesemek MÖ dokuzuncu yüzyılda Aramice Samʼal krallığına (bugünkü Zincirli) ait olduğunda üretim yeniden başladı. Bu dönemin ürünleri Arami ve Asur etkileri gösterir.
8. yüzyıldan sonra M.Ö. Sam'al Asur egemenliği altına girdiğinde site terk edildi. Taş ustaları işlerini bitirdiler ya da muhtemelen oradaki yöneticiler için çalışmak üzere Asur'a götürüldüler. Atölyenin çevresi çoğunlukla bazaltla kaplıdır ve heykellerin ham maddesi bazalttır. Atölyenin toplam alanı yaklaşık 100.000 metrekaredir (1.100.000 fit kare). Ortaya çıkarılan 300 parça arasında sfenks, aslan, savaş arabası, tanrılar vb. heykelleri vardır.
Sitede birkaç temel heykel türü vardır. Çoğunluğu dişi başlı ve aslan gövdeli sfenksler veya aslanlardır (bazıları kanatlıdır). Bu sfenksler ve aslanlar muhtemelen Hitit şehirlerinin, saraylarının ve tapınaklarının kapılarını kuşatmak için tasarlanmıştı ve Hattuşaş ve Alacahöyük'te bulunan kapı heykellerine çok benzerler. Ayrıca kollarını göğüslerinin üzerinde kavuşturmuş dağ tanrısı grupları, av sahnesi kabartmaları ve bir de ayı-insan heykeli vardır. Bu nesnelerin özel siparişler olduğuna inanılıyor. Dağ tanrıları, Eflatunpınar'daki kuyu tapınağında destek olarak kullanılanlara çok benzerler. Heykeller üretimin her aşamasında görülebilir. Zincirli'de bulunan özellikle dikkat çekici bir sfenks, halen Gaziantep Müzesi'nde sergilenmektedir.
Ocakta, büyük kırmızı bazalt blokları, önceden var olan çatlaklara çekiç ve keski ile vurularak kırıldı. Bu çatlaklara tahta takozlar yerleştirildi ve üzerlerine su döküldü. Suyla tıkanmış tahta genişleyerek büyük parçaları ayırdı. Bunlardan keski ile kaba figürler oyulmuş ve dış yüzeyi düzeltilmiştir. Bunu ince oyma takip etti ve ardından parça parlatıldı. Nihai detaylar genellikle atölyede değil, son varış yerlerinde yapıldı. Taş ocağından nasıl nakledildikleri belli değildir.
Yesemek Taş Ocağı ve Heykel Atölyesi, Kültürel kategorisinde UNESCO Dünya Mirası Geçici listesine 13 Nisan 2012'de eklenmiştir. 2016 yılında Gaziantep Büyükşehir Belediyes ile Kültür ve Turizm Bakanlığı ile yapılan görüşmelerin sonunda imzalanan bir protokol sonucunda, Yesemek Taş Ocağı ve Heykel Atölyesi UNESCO çalışmaları ve Alan Yönetim Planı hazırlanması yetkisi Gaziantep Büyükşehir Belediyesine verilmiştir. 2018 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı görüşüyle Yesemek Alan Yönetim Başkanı atanmış, Danışma ve Eşgüdüm Denetleme Kurulları oluşturulmuştur. Yesemek hakkında daha önce yapılan çalışmalar ve 2019 senesinde Atilla Engin tarafından gerçekleştirilen yüzey araştırmasından elde edilen bilgiler doğrultusunda, 286.68 ha'lık bir alan, Alan Yönetim Planı kapsamına alınmıştır.
Gaziantep ile ilgili bu madde taslak seviyesindedir. Madde içeriğini genişleterek Vikipedi'ye katkı sağlayabilirsiniz. |