Günümüz dünyasında Sovyet karşıtlığı büyük önem ve ilgi duyulan bir konu haline geldi. Teknolojinin ilerlemesi ve küreselleşmeyle birlikte Sovyet karşıtlığı sınırları aşan bir önem kazanmış ve çeşitli alanlarda tartışma ve tartışma konusu haline gelmiştir. Politikadan popüler kültüre kadar Sovyet karşıtlığı, çelişkili görüşler ve derin yansımalar yaratarak çağdaş topluma damgasını vurdu. Bu makalede, Sovyet karşıtlığı ile ilgili farklı yönleri keşfedeceğiz, farklı alanlardaki etkisini analiz edeceğiz ve günlük yaşamlarımız üzerindeki etkisini yansıtacağız.

Sovyet karşıtlığı, antisovyetizm ve Sovyetler Birliği hükûmetinin verdiği ad ile antisovetchina (Rusça: антисоветчина), Sovyetler Birliği'ne ve Sovyetler Birliği hükûmetine karşı yöneltilen hoşnutsuzluk, güvensizlik ve karşıtlıktır.[1] Sovyet karşıtlığı genellikle antikomünizm ile paraleldir.
Terimin kullanımının üç farklı çeşidi ayırt edilebilir.



1917'deki Ekim Devrimi'ni izleyen Rus İç Savaşı sırasında Sovyet karşıtı taraf Beyaz Ordu'ydu. İç savaş sırasında Bolşevikler tarafından kulaklar, ruhban sınıfı ve eski Rus İmparatorluğu polisleri gibi sosyal sınıfların bür bütün olarak Sovyet karşıtı olduğu varsayılıyordu. Pek çok insan için varsayılan suçlarının en büyük kanıtı, fiili eylemlerinden çok sosyal statüleriydi. Ukrayna Çeka'sının şefi Martin Latsis bir gazetede şunları söylemişti:
Sanıkların Sovyetlere silah veya sözlerle karşı çıkıp çıkmadığını görmek için suçlayıcı delillerin dosyasına bakmayın. Bunun yerine hangi sınıfa ait olduğunu, geçmişini, eğitimini, mesleğini sorun. Sanıkların kaderini belirleyecek sorular bunlardır.[3]
Daha sonraları Sovyetler Birliği'nde, Sovyet karşıtı olmak cezalandırılan bir suçtu. "Sovyet karşıtı", "karşı devrimci" ile aynı anlama gelen bir lakap olarak kullanılıyordu. "Antisovyetçilik" terimi nadiren kullanıldı ve "antisovyetist" terimi bir hakaret olarak kullanılıyordu. Sovyet karşıtı tahrik ve faaliyetler, RSFSC ceza kanununun 58. Maddesi ve daha sonra 70. Maddesi ile diğer Sovyet cumhuriyetlerindeki benzer kanunlar tarafından ele alınan siyasi suçlardı.
İki savaş arası dönemde, özellikle 1920'lerde, bazı Sovyet karşıtı direniş hareketleri Promethean projesinin bir parçası olarak Polonya istihbaratı tarafından fonlanmıştı ve geliştirilmişti. Şubat 1930'da, Kazak Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin Sozak köyünde Sovyet karşıtı bir isyan çıktı, ancak hızlıca bastırıldı.[4]
22 Haziran 1941'de Nazilerin Sovyetler Birliği'ne saldırmasından sonra, çoğunlukla Nazi Almanyası tarafından kurulan ve yönetilen birçok Sovyet karşıtı direniş hareketi oluşturuldu ve Naziler tarafından Sovyet karşıtı nedenler ile Sovyet savaş esirlerine karşı insanlık suçları işlendi.
II. Dünya Savaşı'ndan sonra, Doğu Avrupa'da Naziler tarafından oluşturulan veya desteklenen Sovyet Karşıtı direniş hareketleri, Almanya'nın teslim olması ile savaşmayı bırakmayı reddetti ve Sovyet karşıtı isyanlar çıkardılar.